“Diskdünya”nın ilk kez Türkçeye çevrilen otuz altıncı kitabı Para Basmak, madeni paradan gıcır gıcır banknotlara geçişin tarihini arkasına alarak yine son derece komik, bir o kadar da ironik bir öykü anlatıyor.
Parayı para çeker.
Hayalî evrenlerin azametli mucidi Sör Terry Pratchett'ın benzersiz yaratımı “Diskdünya”nın ilk kez Türkçeye çevrilen otuz altıncı kitabı Para Basmak, kallavi bir ekonomik sistemi baştan yaratmaya çalışan, Monopoly oyunu tadında bir roman.
Dünya çapında 100 milyonun üzerinde satan kırk bir kitaplık serinin, eski köye yeni âdet getirme ustası Nemly von Lipwig'le şenlenen bu parıl parıl parlayan macerası, “Sanayi Devrimi” alt serisinin de beşinci halkası.
Kadim kent Ankh-Morpork'u modern parasal döngülere sokarak kırılgan dünyamıza fantastik bir finansal perspektiften bakmamızı sağlayan Pratchett bu romanında, madeni paradan gıcır gıcır banknotlara geçişin tarihini arkasına alarak yine son derece komik, bir o kadar da ironik bir öykü anlatıyor.
Bankada sürekli yeni hesaplar açılıyordu. Neden? Güven yüzünden mi? Dürüstlük? Tutumluluk dürtüsü? “Değer” denebilecek herhangi bir şey yüzünden mi?
Hayır! Lipwig yüzündendi! Bay Bent'in daha önce hiç görmediği ve bir daha da görmek istemediği tipler kutulara, kumbaralara, yastık altlarına hatta çoraplara doldurdukları paralarla bankaya akın ediyordu! Hatta bazen söz konusu çorapları ayaklarına giyerek!
Kimilerinin dediği gibi; şans, şansa yer açanların ayağına gelirdi çoğu zaman. Kendisindeki şeytan tüyünün fena hâlde farkında olan Nemly von Lipwig de her daim turnayı gözünden vuranlardandı. Darağacının ucundan Postane Genel Müdürlüğü görevine ha?.. Ne şans ama! Gerçi, eski dostumuz için Postane, sadece bir staj yeri sayılırdı artık!
Çünkü şimdi “şans” yeniden Nemly'nin kapısını çalıyor. Üstelik epeyce havalı bir kuruma, Kraliyet Darphanesi'nin başına “atanarak” gerçekleri çok daha yakından görme mertebesine yükseliyor; zira işin içinde bu kez tonlarca altın, altına duyul(amay)an güven, asla güvenilmeyecek kodamanlar ve bir de Bay Cırtak var.
“Dürüst birini kandıramazsınız” diyen biri, dürüst biri değildir.
Lipwig de bunu biliyordu şüphesiz. Çünkü eskiden basit, parlak camı “elmas” diye yutturabilecek hünerde bir dolandırıcıydı. Bilmediği şey, en büyük dolandırıcıların bizzat en büyük para babaları olmasıydı...
Ekonomik düzenin yeniden kurulması esnasında yaşanan “derin” dönüşümü ve bu uğurda feda edilen paha biçilemez şeylerin ardında bıraktıklarını kıvrak bir mizahla eleştiren Para Basmak; elimizde, avucumuzda ve hatta “yastık altı”mızda neyimiz varsa türlü numaralarla göz dikenlere külahını ters giydiren, zekice kaleme alınmış bir roman.
Ama kimbilir, belki çoraplarına bankalardan fazla güvenenler haklıdır!