Resim: Ali Benice
Ve takvimler yazın müjdecisi haziran ayını gösteriyor! Güneş en cömert hâliyle gökyüzünden bizi selamlarken gelecek güzel günlere olan inancımızı ve ümidimizi de tazeliyor. 

Yepyeni kitaplar ve çevrimiçi yazar etkinlikleriyle rengârenk geçen mayıs ayı geriye unutulmaz anılar bıraktı. Tudem Yayın Grubu'nun resmî sponsorları arasında bulunduğu ''İlham Yolculuğu Paylaşım Zirvesi'', geçtiğimiz ayı bizim için anlamlı kılan önemli gündem maddelerinin başında yer aldı. Destekçisi olmaktan mutluluk duyduğumuz zirve 6 bin öğretmen ve öğretmen adayının katılımıyla, yoğun bir ilgiyle karşılandı.

Haziranın hemen ilk günlerinde, Arapça edebiyatın yükselen yıldızı Halid Halife ve çağdaş dünya yazınının ezber bozan kalemlerinden Patrick Ness'le İTEF 2021 kapsamında ''Bulutların Üstünde'' buluşmak deyim yerindeyse okurlarımıza ve bize benzersiz bir edebiyat şöleni yaşattı.

Tüm bunlar yaşanırken, okurlarımız için yine dolu dolu bir bülten hazırladık: Hanzade Servi, kahkaha tufanı ''Su Günlükleri'' serisinin yeni halkası olan Ben Kıskanç mıyım?'ı okumak için 10 sebep sıralıyor. Koray Avcı Çakman, Bir Kitabın Macerası isimli yeni romanına esin kaynağı olan önemli sırları paylaşıyor. Betül Avunç, hem yazar hem de arkeolog kimliğiyle ''Yazmasam Olmazdı'' köşemize konuk oluyor. 20 Haziran Babalar Günü için hazırladığımız ''Canım babamla kitap okuyorum'' seçkisi ise babasına kitap armağan etmek isteyen okurlarımıza renkli önerilerde bulunuyor. İyi Kitap, bu yayın döneminin son sayısı olan 135. sayısında ''Korsan Yayıncılık'' üzerine önemli bir konuyu gündeme taşıyor.

Bu arada, siz bu satırları okurken Uçanbalık Yayın Kataloğu 2021-2022 ve baştan sona yenilenen Etkinlik Rehberi'miz matbaadan gelmek için gün sayıyor. En yeni kültür ve eğitim yayınlarımızın sergilendiği Uçanbalık Yayın Kataloğu'muz ve 12'si yeni toplam 70 çevrimiçi dostu etkinliğin yer aldığı Etkinlik Rehberi'mizi incelemenizi tavsiye ederiz.

Hatırlatmak adına, Getir ve Boyner'le yaptığımız işbirliği, Tudem Yayın Grubu'nun kültür ve eğitim kitaplarına çok daha hızlı ve kolay ulaşabilmenizi sağlıyor. Çöplük'ten Tüm Dersler Soru Bankalarına çoksatan kitaplarımız artık bir tık kadar yakınınızda!
 
Evde geçen bahar mevsiminin ardından tek temennimiz, kültürle, sanatla, edebiyatla kuşanacağımız dolu dolu bir yaz geçirmek. Tabii sağlıkla, huzurla...

Temmuz bültenimizde görüşünceye değin, kitaplarla kalın.
İlham Yolculuğu Paylaşım Zirvesi'nin ardından...

Tudem Yayın Grubu, Önce Öğretmen Vakfı tarafından hayata geçirilen ''Paylaşım Zirveleri - İlham Yolculuğu'' buluşmasının ''İlham Ortakları'' arasındaydı. 
 
22 Mayıs Cumartesi günü, 6 bin öğretmen ve öğretmen adayının katılımıyla, çevrimiçi ortamda düzenlenen ''Öğretmen Adayları Paylaşım Zirvesi''nin resmî sponsorlarından olan Tudem Yayın Grubu aynı zamanda Uçanbalık markasıyla da organizasyonun erken öğrenme alanındaki branş sponsorları arasında yer aldı. 
 
Öğretmenlerin meslek gelişimlerinde fırsat eşitliği sağlamak ve öğrencilerin daha nitelikli eğitim almalarına katkı sunmak amacıyla gerçekleştirilen ''Paylaşım Zirveleri - İlham Yolculuğu'' eşzamanlı olarak planlanan pek çok çalıştaya ev sahipliği yaptı. Değerli yazarlarımızdan Prof. Dr. Sedat Sever ile Uzm. Şenay Erdem'in de birer oturumla katılım gösterdikleri zirve öğretmenlerin yoğun ilgisiyle karşılandı
.
Ve huzurlarınızda, ''Su Günlükleri''ni okumak için 10 sebep!
 
  1. Su Hoşeda EnMutlu, DGT'nin (Dünya Günlük Tarihi) en harikulateşem karakteri!
  2. Ödevbozar canavarlar, ilk kez bu günlüklerde görüntülendi!
  3. ''Su Günlükleri'', sayfa başına en az 5 kahkaha attırıyor. Her günlük, ortalama 180 sayfa olduğuna göre bu... ÇOK FAZLA kahkaha demek. #hesaplayamadı
  4. Sinkançverikanç mı olduğunu, sadece ''Su Günlükleri''ni okuyarak öğrenebilirsin! (İkinci günlükte bu gerçek açıklanıyor!)
  5. Grup Biz Havalıyız'ın en yeni şarkıları ilk kez ''Su Günlükleri''nde paylaşılıyor!
  6. Bu günlüklerde asla clickbait yok!
  7. Bu kadar fazla harikulateşem karakterle, sadece ''Su Günlükleri''nde tanışabilirsin!
    Dudu Nine: ''Beni diyor!'' 
    (Evet, onu diyoruz.)
  8. Her Su Günlüğünde, aşırı yararlı şeyler öğrenirsin. Öğrendiklerini, bir sincabın cevizleri gibi sakla!
  9. Bir kitap karakteriyle arkadaş olmanın ayrıcalığını yaşa! Su ile gizli arkadaşlık işaretin, ikinci günlükte seni bekliyor!
  10. Dünyadaki, yüksek sesle kahkaha atılabilecek her yeri keşfedersin! Çünkü bu kitabı sadece oralarda okumalısın!
Yüreğinin sesinden gidince, daha mı kolay kavuşur insan sevdiğine?  

Fabien Toulmé'nin gerçek kişilerden ve yaşanmış olaylardan esin alarak üç ciltlik bir seriye dönüştürdüğü Hakim'in Yolculuğu, sığınacak bir liman bulamadan yitip giden göçmenlere adanmış etkileyici bir grafik roman.

Sanatçının uzun araştırmaları ve bir buçuk yıla yayılan ikili görüşmeleri sonucu şekillenen anlatı, Suriye'deki savaş nedeniyle sahip olduğu her şeyi geride bırakıp yeni ve daha ''yaşanabilir'' bir hayat kurma hayaliyle yollara düşen kendi hâlinde bir bahçıvanın mücadelesine odaklanıyor. Seri, genç adamın Şam'ın güney banliyösünden başlayarak Lübnan, Ürdün, Türkiye, Yunanistan, Makedonya, Sırbistan, Macaristan, Avusturya ve İsviçre üzerinden Fransa'nın Aix-en-Provence şehrinde noktalanan zorlu yolculuğunu anlatıyor.
 
Toplumsal yansımaları küresel boyutta hissedilen mülteci krizini farklı açılardan ele alan Toulmé, pek çokları için birer ''öteki'' olarak nitelenen mültecilerin yaşadıklarını anlamak ve anlatmak için çaba göstermekle kalmıyor; insanlık onuru gibi önemli bir konuya da dikkat çekiyor.

Desen okurları için serinin ilk iki halkasının en önemli özelliklerinden biri, Türkiye'den bolca kareler içermesi. Mağaza tabelalarından şehirlerin sembol yapılarına ve hatta evlerin mobilyalarına kadar incelikle verilen detaylar, Fabien Toulmé'nin çizer olarak hikâyeyi aktarmadaki ustalığını gözler önüne seriyor. Hakim'in 2013'ün Mart ayında Amman üzerinden uçakla Antalya'ya gelmesiyle başlayan Türkiye serüveni; sırasıyla Temmuz 2013'te İstanbul ve Ağustos 2015'te İzmir'i de kapsayan bir güzergâhta, trajikomik durumlar eşliğinde veriliyor.

''Hakim'in Yolculuğu'' üçlemesini keşfetmek için 
tıklayın
Alfie, dünyanın en iyi nedeni uğruna her şeyi yapmaya hazırdır: Sevgi uğruna...

Çizgili Pijamalı Çocuk kitabıyla Türkiye'de geniş bir okur kitlesi bulunan İrlandalı yazar John Boyne'un 20 farklı dile çevrilen ve yüz binlere ulaşan Olduğun Yerde Kal isimli romanı, geçtiğimiz mayıs ayında 20. baskısını yaparak Türkiye'de 75.000'i aşkın okura ulaştı.
 
Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıcı Alfie'nin beşinci doğum günü partisine denk gelmiştir. Alfie, savaşın nelere sebep olabileceğini tahmin edemese de bu süre boyunca hayatlarının eskisi gibi ilerlemeyeceğine emindir. Babası Alfie'yi terk etmeyeceğine söz vermiştir vermesine, ancak bu sözü, eli silah tutan her erkek gibi orduya yazılmasına engel olmamıştır. Çok sevdiği ailesini geride bırakarak Avrupa cephelerinde savaşmaya giden babasının hayatında kanlı bir sayfa açılmıştır artık. Londra'da bıraktığı sevdiklerini ise çaresizlik, yoksulluk ve acı dolu bir mücadele bekliyordur. Cephede geçen dört koca yıl boyunca Alfie büyümüş, babası ise gizli bir görevde olduğu gerekçesiyle ailesiyle tüm iletişimini koparmıştır. Savaş tüm acımasızlığıyla sürüyor, Alifie'nin ruhunda kopan fırtınalar dinmek bilmiyordur. Öte yandan tuhaf giden bir şeyler vardır. Babasının şu gizli görevi nedir acaba? Alfie ne yapıp edip bulmalıdır babasını...
 
John Boyne, tıpkı Çizgili Pijamalı Çocuk'taki gibi Olduğun Yerde Kal'da da savaşa yine küçük bir çocuğun gözünden bakıyor; bu büyük felaketin insanlar üzerinde bıraktığı kalıcı izleri şiirsel bir dille, umut dolu bir baba oğul hikâyesine dönüştürüyor. 
Editörlerimizden Burhan Düzçay'ın izlenimleriyle Clarke'ın Doru Tayları kitabının özelinde ve öznesinde Altay Spor Kulübü'nün yeri...

1914 yılına dayanan kuruluşuyla, İzmir'in ve hatta Türkiye'nin en köklü kulüplerinden biri olan Altay'ın tekrar Süper Lig'e yükselmesini kutluyoruz. Bugün Süper Lig olarak adlandırdığımız en üst liglerde en fazla sezon geçiren takım sıralamasında 8. ve ebedi puan tablosunda yine 8. sıradaki yeriyle Altay, Türk futbol tarihinin önemli kulüplerinden biri olduğunu gösteriyor. 

Altay'ın bu başarısını, adını Altay'ın efsane futbolcuları Clarke kardeşlerden alan bir romanla, Clarke'ın Doru Tayları ile selamlıyoruz.

İlk romanı Alsancak Sakini Altay ile bir kitap kahramanına dönüştürdüğü Altay'ın hikâyesinin içinden İzmir'in sosyal tarihini de anlattı Orhan Berent. Adını esinlendiği ikinci romanı Clarke'ın Doru Tayları'nda da Altay'a olan tutkusunun onun peşini bırakmadığını görüyoruz.

Clarke'ın Doru Tayları, İzmir'inin kozmopolit yapısını sağlam bir kurgu içinde aktaran çok renkli bir kitap. Başından sonuna, farklı dinler ve etnik kökenlere mensup insanların birbirleriyle olan ilişkilerine odaklanan bu etkileyici dönem kitabı, Alsancak Garı'ndan Şirinyer Hipodromu'na ve at yarışlarına uzanan dinamik arka fonunun önünde, dokunaklı bir aşk hikâyesi anlatıyor. Ancak âşıklarının, tutkularını sadece birbirlerine değil kendilerine bile itiraf edebilmek için on üç yıl beklediği, tuhaf bir aşk hikâyesi bu.

Türkler, Kürtler, Levantenler, Yahudiler ve diğerleri... İzmir'i tüm canlılığıyla gözlerimizin önüne seren roman, yardımcı karakterlerin hikâyeleriyle de zenginleşiyor ve şehrin gündelik hayatıyla tarihini iç içe dokuyarak okurun şehrin ruhuna nüfuz etmesinin imkânlarını sunuyor. Ayrıca geri dönüşlerle de Dünya Savaşları, Milli Mücadele, Mübadele, 6-7 Eylül gibi toplumsal belleklerde derin izler bırakan önemli tarihi olayların, bireylerin hayatlarındaki yansımalarına dair izler barındırıyor. 

İzmir'in güzide kulübü Altay'a biz de Süper Lig'de başarılar diliyoruz.
Hicabi Demirci'ye büyük ödül!

İran'da düzenlenen Uluslararası Filistin Yalnız Değildir karikatür yarışmasında büyük ödülü Desen'in değerli çizerlerinden Hicabi Demirci kazandı.

Karikatür, portre karikatür ve poster olmak üzere üç ayrı bölümde düzenlenen organizasyonda, 66 ülkeden 3 binden fazla sanat eseri yarıştı.

Yarışma başvuruları Malezya, Polonya, İtalya, Brezilya ve İran'dan toplam dokuz sanatçı tarafından değerlendirildi. 

Mayıs ayında ödülünü almak için İran'a giden ve organizasyonla ilgili bir dizi basın etkinliğine katılan Hicabi Demirci'yi yürekten kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz. 
Mavisel Yener'le Atatürk'ün İzindeyiz...

Sevilen yazarlarımızdan Mavisel Yener 30 Mayıs pazar sabahı, İzmir Sanal Kitap Fuarı kapsamında hayata geçirilen ''Çocuk Saati'' bölümünde, ''Atatürk'ün İzindeyiz'' başlıklı özel bir etkinlik düzenledi.

İzmir'in farklı okullarından bir araya gelen on öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilen çevrimiçi söyleşinin moderatörlüğünü Melike Sargın üstlendi. Etkinlik İzmirTube kanalından canlı olarak yayınlandı.  

Mavisel Yener, Atatürk'le Birlikte Düşünelim! kitabından esinle kurguladığı etkinlikte Ulu Önder'in hayatını, kişiliğini, düşünce dünyasını, devrimlerini, ilkelerini incelikli bir şekilde aktaran kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi. Yayın, çocuklarla yapılan soru-cevap oturumuyla sonlandı. 
Storytel'deki sesli kitap koleksiyonumuz genişliyor!

Sahilde, parkta, hatta bisiklet sırtında; Tudem'in kitapları dilediğiniz zaman kulağınızda...

Tudem Yayın Grubu'nun geniş kitlelere ulaşarak klasiğe dönüşen Çöp Plaza-1, Sisin Sakladıkları, Kapiland'ın Kobayları, Yuan Huan'ın Kulübesi, Almarpa'nın Gizemi, İstanbul Perisi, Kayıp Kitaplıktaki İskelet-1, Mutluluk Sokağı, Bisiklet Yarışçıları, Ama Bu Çocuk Defolu, Süper Gazeteciler-1, Kırmızı Arabanın Hayaleti, Parmak Uçları, Yo-Yo, Hayal Sözleşmesi, Mavi Zamanlar, Sonsuzluk Kütüphanesi, Amber'in Zaman Kapsülü, Kulaksız'ın Romanı, Hayal Küre, Teneke Uygarlığı, Yokyüzler-1 İkiz Gezegenler, Fincan Teyzenin Kurabiyeleri, Parktaki Gergedanlar, Kuş Olsam Evime Uçsam, Balinalar Geldiğinde, Savaş Atı ve Çöplük isimli romanları Storytel'in sesli kütüphanesinde!

Yetkin Dikinciler gibi usta oyuncuların yanı sıra deneyimli seslendirme sanatçılarının ya da yazarlarımızın kendi sesinden yayına hazırlanan sesli kitaplarımız, dünyanın her yerindeki Storytel aboneleri tarafından dinlenerek edebiyatın sınırlarını bir kez daha genişletiyor.

Sesli kitaplarımızı keşfetmek ve kendi sesli kütüphanenizi oluşturmak için Storytel'in web sayfasını ve sosyal medya hesaplarımızı takipte kalın!
Ve şimdi de Getir'deyiz!

Tudem Yayın Grubu kitapları bundan böyle dakikalar içinde kapınızda! Üstelik 'Getir bi mutluluk' farkıyla...

Getir Perakende Lojistik A.Ş. ile yaptığımız anlaşma sonucunda, çoksatan kitaplarımız GetirBüyük'ün (Ev & Yaşam Kategorisi) ürün yelpazesine eklendi. 

Çizgili Pijamalı Çocuk'tan
Çöplük'e, kitleleri peşinden sürükleyen kitaplarımız Getir'in hizmet verdiği tüm illerde (il ve ilçelere göre kitaplar değişebilir), bir tık kadar uzağınızda!

Not: Kısıtlamalar sebebiyle hizmet saatleri değişiklik gösterebilir.

Detaylı bilgi için Getir uygulamasını ziyaret edebilirsiniz. 
Tudem kitapları Boyner'de!

Bundan böyle Tudem Yayın Grubu'nun sevilen kitaplarına, Boyner'in internet mağazası (www.boyner.com.tr) ile Boyner'in mobil alışveriş uygulaması üzerinden kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Süper Gazeteciler'den Yalınayak Gen'e; Tudem, Delidolu, Desen ve Uçanbalık markalı (şimdilik!) 115 kitabımızla, artık bir tık kadar uzağınızdayız!

#EvdeKitapOkumakGibisiYok diyor ve tüm okurlarımızı hızlı ve güvenilir alışverişin adresi Boyner'e bekliyoruz...

Kitapları incelemek için tıklayın.
Çevrimiçi etkinlikler sayesinde uzaklar yakınlaşıyor...

Sevilen yazarlarımızdan Dilek Yardımcı, 24-28 Mayıs tarihleri arasında, Mersin'den Sinop'a yirmi üç ilimizdeki yirmi yedi Bahçeşehir Koleji kampüsünü kapsayan bir dizi etkinlik gerçekleştirdi. 

Yardımcı'nın ZOOM yoluyla İstanbul'dan bağlandığı etkinliklere yazarın Hayal Sözleşmesi adlı kitabını okuyan iki bini aşkın 7. sınıf öğrencisi katıldı. 
 
Yazar, gençlerin yaratıcı düşünme becerilerini harekete geçiren ve hayal güçlerini tetikleyen ''Hayal Et, Gerçekleştir!'' başlıklı etkinliğiyle büyük ilgi gördü. 
 
 
Yazarımız Dilek Sever sizin için seçti: 


EKŞİLİNA'NIN HAYRET VERİCİ MACERALARI
Finn-Ole Heinrich

Ekşilina serisinin kapağında şöyle yazıyor: Eşsiz benzersiz, alışılmadık derecede çarpıcı, sınırsız ve mucizevi! Kulağa fazla iddialı gelebilir ama ben, serinin bu kelimelerin her birini hak ettiğini söyleyebilirim.

''Ekşilina'nın Hayret Verici Maceraları'' adını taşıyan seri üç kitaptan oluşuyor: Yıkık Dökük Krallığım, Mucize Beklerken, Evrenin Sonu. Bu nefis isimlerin altında, bir kız çocuğunun katetmek zorunda kaldığı oldukça zorlu bir yol uzanıyor.

Ekşilina Klara Lilith Schmitt, annesi babasının ayrılması sebebiyle yeni bir hayata başlamak zorunda kalır. Yıllar içerisinde ilmek ilmek kurduğu ve her detayıyla tamamen gerçek olan bir krallığa sahipken (Ekşimistan), kendini bir anda kutu gibi, ruhsuz, her detayıyla plastik ve sıkıcı bir evde bulur. İlk andan itibaren krallığını yeniden ele geçirmenin planlarını kurmaya başlar ama plastik evde onu bekleyen oldukça ağır ve üzücü bir gerçek vardır. Bu gerçek önce Schmitt ailesini sonra da Ekşilina'nın çocuk dünyasını altüst eder.

Çocuk edebiyatı, yetişkinler için çok özel hikâyeler barındırır. Ekşilina da onlardan biri. Yazar Finn-Ole Heinrich, oldukça zorlu bir süreci incelikli bir şekilde aktararak konunun üstesinden geliyor. Üstelik tüm hikâyeyi bir çocuğun ağzından aktararak başarıyor bunu. Daha ilk cümle ile bizi onun dünyasına götürüyor, tam ortasına bırakıyor, karşımıza derinlikli ve sıradışı karakterler çıkarıyor. Rán Flygenring'in çizgileri de bu metne eklendiğinde oldukça farklı bir okuma deneyimi yaşanıyor. Sayfaların hangi köşesinden ne zaman çıkacağı belli olmayan vinyetler okumayı epey sürprizli hâle getiriyor. Haritalar ve çizgi roman kareleri ise kitabı sık sık evirip çevirmenize sebep oluyor ve bence bu detay bile hikâyenin ruhuna bir hayli uyuyor. Çevirmen Olcay Mağden Ünal ve Tuvana Gülcan'ın da oldukça başarılı olduğunu söylemek gerekiyor tabii. Hikâye içerisinde sık sık yer alan kelime oyunları Türkçe hâlleriyle de oldukça eğlenceli ve yaratıcı çünkü. ''Ekşilina'nın Hayret Verici Maceraları'' bana kalırsa özellikle yetişkinler tarafından okunmalı.

 
* Ekşilina'nın Hayret Verici Maceraları (3 kitap) / Yazan: Finn-Ole Heinrich / Resimleyen: Rán Flygenring / Türkçeleştiren: Tuvana Gülcan, Olcay Mağden Ünal / Tudem Yayınları / Roman / 10 yaş ve üzeri
 
 
Yetenekli illüstratörlerimizden Ali Benice ile ''çizginin ucunda''...


Ali Benice'yi resim yapmaya iten şey neydi?
Kimsenin, üniversite sınavı başvuru formunu doldurma esnasında okul ve bölüm ararken ''Hmm, çizerlik geleceğin yükselen mesleklerinden olmalı, dur onu da yazayım,'' demiş olabileceğini sanmıyorum. Sanat yapma ihtiyacı içgüdüsel bir şey, çocukluktan itibaren kendini gösteriyor. Sonra zaman içerisinde kimisi bu itekleyici etkeni kendi içinde köreltiyor, kimisi de peşini bırakmıyor. Ben bırakmayanlardandım. Babam bir çizgi film sanatçısıydı, annemse sanat tarihi okudu. Dolayısıyla sanatın var olduğu ve sorgulanmadığı bir ortamda büyüdüm. Bunun, benim seçimimde büyük etkisi olduğundan tabii ki eminim. Ama açıkçası bazen kendi kendime soruyorum, başka bir aile içerisinde, farklı bir ortamda büyümüş olsaydım da aynı yolu seçer miydim diye...
Bütün bunlarla beraber, sanırım ben de resme ara verdiğim bir dönemden geçtim. Hiçbir zaman, çizmiş olmak için çizen biri olmadım. Elime kalemi aldığımda kâğıda aktardıklarımın bir hikâye anlatması benim için her zaman önemli oldu ve çocukluktan kalma çizgi roman hayallerimin körelmeye başlamasıyla, çizim merakım da bir dönem hasıraltına çekildi. Ancak yazmaktan ne kadar hoşlandığımı kendime hatırlatabildiğimde yeniden çizebilir hâle geldim.
 
Bağımsız çalışan bir çizer olarak gününüz nasıl geçiyor?
Bir oyun tasarım firmasında işe girdiğimden beri pek de bağımsız olduğumu söyleyemeyeceğim. Öncesinde, çalışmak istediğim müddetçe çalışıyor, ortalama beyaz yakalının kıskanacağı şekilde dilediğim gibi gezip tozuyordum. Hayat biraz bana güzeldi açıkçası. Fakat artık yeni mesleki sorumluluklarımdan ötürü, aldığım bağımsız işlere ve bireysel projelerime eskisi kadar zaman ayıramıyorum. Genellikle akşam saatlerini ve hafta sonlarını eve kapanıp alternatif projeler üzerine çalışarak değerlendirmek zorunda kalıyorum.
Bu yeni zaman kısıtlaması, zorlayıcılığının yanı sıra tekniğimi de etkiledi diyebilirim. Suluboya, akrilik ve çini mürekkebi gibi geleneksel malzemelerden başka bir şey kullanmayı reddeden ben, zaman içerisinde ''Aman onlarla mı uğraşacağım,'' diye mızmızlanıp yüzünü dijitale çeviren birine dönüştüm. Biraz tarzıma ihanet ettiğimi düşünüyor ve yakın zamanda ikisi arasında bir denge kurabilmeyi umuyorum.
 
Hayatı çizginin ucunda görmek nasıl bir duygu?
Açık konuşmak gerekirse, çizerliği çok romantize eden biri değilim. Bu nedenle ''hayatı çizginin ucunda görmek'' tabirinden nasıl bir anlam çıkarmam gerektiğini bulmak biraz zamanımı aldı. Hayata bir çizer olarak ayna tutmaktan ziyade yazar olarak ayna tutmaya daha meyilliyim şahsen. Bu nedenle resimlerimi, yazılarım için tamamlayıcı bir unsur olarak görüyorum. Dolayısıyla resmi, kendimi ifade etmekte kullandığım birincil araç olarak tanımlayabileceğimden pek emin değilim. Kesin olarak söyleyebileceğim şey şu olabilir; çizgim, hayatı yansıtmaktan ziyade, benim hayata bakışımı yansıtmaktadır. Kulağa biraz benmerkezci gelmiş olabilir, fakat bana kalırsa sanatın başlıca amacı, bize içinde yaşadığımız gerçekliğe yorum katma fırsatını sunmak olmalıdır.
 
Ali Benice'nin paletinden genelde ne tür işler çıkıyor? Çizim serüveninizde sizi etkileyen özel bir isim oldu mu?
Edebiyat sektörü içerisindeki serüvenim hep çocuk kitaplarına yönelik oldu. Genellikle 8 yaş üzerine hitap eden projelerde çalıştım. Okul öncesi döneme yönelik resimli kitaplara el atmayı da umuyorum günün birinde, ancak henüz kısmet olmadı. Yetişkinler için yazdığım ''NEKİ - A Blokta Paranoya'' isimli öykü kitabımda da pek çok çizimim yer alıyor. İllüstrasyonun yetişkin edebiyatı içerisinde yeri olmadığı kanısının bu kadar yaygın olmasını üzücü buluyorum. Resim ve yazının bir bütün olmasına izin verildiğinde ve birbirlerinin tamamlayıcı öğeleri olma fırsatını yakaladıklarında, ortaya çıkan ürünler çok doyurucu olabiliyor... Sanırım çizgi roman sevdam nüksediyor şu an.
Bir yazar olarak Terry Pratchett ve Douglas Adams gibi isimlerden her zaman çok etkilenmişimdir. Fantazyayı, bilimkurguyu ve mizahı karamsarlıkla bir araya getirip nihilizmin doruklarına çıkarabilmek büyük bir başarı ve zevk. Bir çizer olaraksa Chris Riddell, Harry Clarke, Stephen Gammell ve Moebius gibi isimlerin tarzımı etkilediğini söyleyebilirim. Belli bir yaratıcının ismini veremeyeceğim, fakat bir sanatçı olarak kimliğimi oluşturmama katkıda bulunan pek çok medya ürünü bulunuyor. Çizgi romanlar, bilgisayar oyunları, filmler... Bunlara dair örnekleri de şöyle sıralamaya çalışayım; ''Silent Hill'' serisi, ''Jurassic Park'' serisi, Scott Pilgrim vs. The World, American McGee's Alice, Grim Fandango, vb.
 
Çizer kimliğinizin yanı sıra uzun süredir yazıyorsunuz da. Hangisi daha ağır basıyor, çizmek mi yoksa yazmak mı?
Beni çizmeye iten şey en başta yazmak oldu. Tabaktaki bir meyveyi, poz veren bir insanı, asılı duran bir paltoyu çizmek benim için hiçbir zaman bir anlam ifade etmemiştir. Hayalimde canlandırdığım kişinin yaşamından ve hikâyesinden kesitler yansıtmak, bana her zaman çok daha çekici geldi. Çok boğulduğum ve kendimi boşlukta hissettiğim bir dönemde, ilk defa işi ciddiye alarak yazmaya başladım. Bu süreçte tutunduğum şey hikâyelerim oldu, resimlerimse onlara eşlik etti. Yazdığım için çizmeye sarıldım ben, bu nedenle yazmanın daha ağır bastığını söyleyebilirim. Zira birileri bir şeyler yazmadığı müddetçe ben fazla bir şey çizemiyorum.
 
Tudem Yayın Grubu ile yollarınız nasıl kesişti?
Uzun zaman olmuş! Bu soruyu yanıtlamak için önce takvimime bakmam gerekti. Hanzade Servi'nin eseri Yo Yo, 2014 yılının Mart ayında yayımlandı. Bu Tudem için yaptığım ilk çalışmaydı. Hatta galiba bütün illüstrasyon kariyerimin başlangıcı olan projelerden biriydi. Neyse, Hanzade'nin Yo Yo'su bugüne dek üzerinde çalıştığım en keyifli ve eğlenceli projelerden biri olma özelliğini hâlâ taşıyor. Şimdi de bu ekolü ''Su Günlükleri'' serisi ile devam ettiriyoruz.
Yo Yo'nun ardından, Tudem Yayın Grubu'nun yayımladığı yerli eserlerin yurtdışı tanıtımlarında kullanılmak üzere Türkçeden İngilizceye pek çok çeviri çalışması gerçekleştirdim. Ayrıca her yıl düzenledikleri edebiyat yarışmasında, 2014 yılında ''Efendi'nin Mahzeni'' ve 2016 yılında ''Öykü Adında Öyküler'' dosyalarımla iki defa ödüle layık görüldüm. Bir süredir üzerinde çalıştığımız ve umuyorum ki uzun bir süre daha devam edeceğimiz ''Su Günlükleri'' serisi, hem çizgi tarzım için hem de yazar/çizer ilişkisine bakışım açısından bana şimdiden çok şey kattı. Bence harika gidiyor!
 
 
Çevirmeni Hümeyra Rızvanoğlu Süzen'in gözünden Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok


İster Arapça olsun ister Türkçe, izlediğim filmlerin kasvetten, sıkıntıdan uzak olmasını tercih ederim. Aynısı, gerek okur gerekse çevirmen olarak hemhâl olacağım metin tercihlerimde de söz konusudur. İnsan bedeninin yarısından fazlasının su olduğu biliniyor. Su molekülerinin maruz kaldıkları sözlere verdiği tepkiyle ilgili çalışmalar da var. Düşünsenize, bu moleküllere ne yüklerseniz vücudunuzun yarısından fazlasıyla onu taşır hâle geliyorsunuz. Hele bir de etkileyici ve sürükleyici bir yapıtla karşı karşıya iseniz, vay hâlinize!

Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok ile ilgili yaşadığım his de tam olarak buydu: vay hâlime. Çünkü hemen yanı başımdan, Suriye'den bir kent portresi çiziliyordu ve öyle bir anlatımla öyle şeyler aktarılıyordu ki o su moleküllerinin pozitif yüklenmesi durumu ''vesaire'' olarak kaldı. Tüm geçmiş, tüm şimdiki zaman ve ikisi arasında tüm olan biten gizli-açık politikalar, maddi-manevi yıkımlar, meşru-gayrimeşru aşklar, ötekileştirmeler ve ''berikileştirmeler'' bir kentin zamanını, mekânını, köklü ailelerini, irili ufaklı insanlarını sayfa sayfa heba ediyordu; kayıtsız kalamadım.

Evet, hikâye sürükleyiciydi; bu romanın okuru olmaktan çevirmeni olmaya karar vermede ikna edici bir unsurdu, ama yetmezdi. Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok'un çevirisine başlamadan önce yazarını araştırmış, başka eserlerini de inceleme fırsatı bulmuştum. Dilini, üslubunu, tavrını görmüştüm; belli ki Halid Halife'nin protest bir duruşu vardı. Çoğu eseri ülkesinde yasaklanmış, toplatılmış, ancak başka ülkelerde yeniden basılabilmişti. Buna rağmen bir hayli de ödül almıştı. Demek ki duyulmak istenmeyenleri söylüyordu? Tam bana göre! Romanın 2013 yılında Arap romancılığı için saygın bir ödül olan Necip Mahfuz Roman Ödülü'nü alması ise beni daha da kendine çekti ve sonunda çeviri süreci başladı...

Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok ile aramızdaki ilişki, olağan bir roman-çevirmen ilişkisinden biraz daha uzun sürdü. Bu sürede bu ilişkinin evrim geçirdiğini fark ettim: Sanki yalnızca romanın yazarıyla ikimizin bildiği şeyler vardı ve duyulursa kötü olurdu... Sanki aynı şeyleri birbirimize anlatıyor, sesimizi bazen yükselterek büyük büyük tepkiler veriyor, bazen de fısıltıyla konuşup yerin kulağından sakınıyorduk.

Roman raflarda yerini aldıktan sonra gördüğüm ve duyduğum okur tepkileri benim yaşadıklarımdan farklı değildi: Benim kaynak metindeki hikâyenin büyüsüne kapıldığım gibi okur da Türkçe metinde anlatılan hikâyeye kapılıp gitmişti. Çevirmen olarak payıma düşen mutluluğu buradan devşirebilirdim. Ancak galiba asıl başarı romanın yalnızca yanı başımızda olanları anlatıyormuş gibi yapıp başka coğrafyaların da portresini çizmesiydi.


* Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok / Yazan: Halid Halife / Türkçeleştiren: Hümeyra Rızvanoğlu Süzen / Delidolu Yayınları / 2020 / 256 sayfa / Roman / Yetişkin
 
 

Ben Bir Kitapsavarım
Yazan: Ingrid Chabbert
Resimleyen: Guridi

Ben Bir Kitapsavarım, okumaya hiç şans vermeyen ve kitaplara önyargılı yaklaşan çocukları sözcüklerin renkli dünyasıyla buluşturan mucizevi bir kitap.

Video için tıklayın
 
 

Kurmaca dedektifi Ricardo Piglia

Ali Bulunmaz, Ricardo Piglia'nın Kurmaca ve Eleştiri'sini Gazete Duvar'da değerlendirdi.


İki kez sürülmüş bir karakterin romanı

Fırat Güllü, Adı Olmayan Adam'ı Agos'tan Ferda Balancar'a anlattı.

• Banu Yıldıran Genç, Jean Stafford ve Grace Paley'nin öykülerini5 Harfliler için yazdı: ''Sınıfsız, Zamansız Bir Mücadele''

• Çevirmeni Berna Akkıyal, Editör Ne İş Yapar'ı Cumhuriyet Kitap'ta değerlendirdi: ''Kitabın yolculuğunda kitabın rolü''

• Aynur Kulak, Kurmaca ve Eleştiri'yi Litera Edebiyat'a yazdı: ''Kurmacanın eleştirisi, eleştirinin kurmacası''

• Gürer Mut, ''Hakim'in Yolculuğu'' serisini İyi Kitap için inceledi: ''Umuda yolculuğun hüzünlü tanıklığı''

• Emel Altay, ''Turhan Selçuk Seçkisi''nin ikinci cildi Manzara-i Umumiye'yi İyi Kitap'ta değerlendirdi: ''Manzara-i Umumiye'de işçiler, sermayenin göbeklilerine karşı
''

Pelin Güneş, Sıkıldım, İki Hafta Yokum'u Ajandakolik'ten Nilüfer Türkoğlu'na anlattı: ''Çocukları kendimizden bir parça olarak görmeye o kadar alışıyoruz ki...'' 

• Mehmet Özçataloğlu, Selin Beni Terk Etti'yi BirGün Kitap'ta inceledi: ''Kelebekler uçuşurken''

• Gökhan Yavuz Demir, Gölge'yi İyi Kitap'ta değerlendirdi: ''Gölgesi olmayanlar'' 
 
 
Editörlerimizden Esra Kökkılıç sizin için seçti:


KÜÇÜK ŞEYLER
Mel Tregonning

Olağan dünyadan olağan bir çocuk...

Yetersizlik duygusu, başaramama korkusu, iyi olamama kaygısı, yalnızlık hissi ve daha birçok olumsuz duygu hayatımız boyunca zaman zaman mücadele ettiğimiz ama çoklukla bahsini bile açmadığımız minik canavarlara benzer. Bizden bir şeyler götüren, kendimizi sürekli eksik ve yaralı hissettiren bu minik canavarlarla mücadelemiz bazen kısa bazen de bir ömür sürer. Mel Tregonning, Küçük Şeyler'de kendi minik canavarlarıyla mücadele eden küçük çocuğun öyküsünü anlatırken bize yalnız olmadığımızı söylüyor.

Sadece siyah-beyaz çizimlerden oluşan ve yazılı anlatıya gerek duymayan Küçük Şeyler'de içsel bir ıstırap çeken ve gitgide yalnızlığa gömülen küçük bir çocuğun gündelik hayatından kısa bir döneme tanık oluyoruz. Kendi yarattığı minik canavarlar tarafından yendikçe eksilen, eksildikçe öfkelenen, öfkelendikçe kaygının dehlizlerinde kaybolan küçük çocuğa uzanan yardım eli de en yakınından, ablasından geliyor. Benzer kaygılarla ve korkularla boğuşan ablası kendi eksilmiş yerlerini, yaralarını göstererek kardeşine bu mücadelede yalnız olmadığını anlatıyor. Parçalanmış benliğini ve kaygılarını kabullenen çocuk etrafına baktığında herkesin sessizce savaştığı kendi minik canavarları olduğunu ve kırılganlığın her yeri sardığını görüp yalnız olmadığını fark ediyor. Belki bu savaşı kazanacak belki de yenilecek, kimbilir...

Ben bu savaşı çoğu kez kazandım. Kaygı ve depresyonla geçen günlerimde bana yalnız olmadığımı, çoğumuzun aynı kör kuyularda boğulayazdığını ve aslında hepimize uzanan eller olduğunu, sadece o elleri tutmaya cesaret etmek gerektiğini hatırlatan Mel'e ve Küçük Şeyler'ine sonsuz bir minnet borçluyum.


Küçük Şeyler / Yazan ve Resimleyen: Mel Tregonning / Desen Yayınları / 2017 / 40 sayfa / Sessiz Kitap / Her Yaş
Sosyal medya aracılığıyla okurlarımızdan gelen yüzlerce paylaşım arasından birini seçtik. @booknevertheless'e bu güzel fotoğrafı ve değerlendirmesi için teşekkür ediyoruz. 

Bir sonraki bültenimizde hangi takipçimiz yer alacak, biz de merakla bekliyoruz.  
 
 
Yazmasam olmazdı...


Bir varmış bir yokmuş, küçük bir kız yaşarmış İstanbul'un koynunda. Dünyaya gözlerini masallarla açan bir çocukmuş o. Masallar hayal gücünü kanatlandırırken, çevresindeki olağan şeylerin arkasına gizlenmiş olağanüstü güzellikleri görmeyi öğrenmiş. Derken okuma yazmayı söküp kitapların büyüsünü keşfetmiş. Kitaplar onu gitmediği ülkelerde dolaştırır, bilmediği okyanuslarda yüzdürür, dünyanın öbür ucundaki insanlarla tanıştırırken hayal gücü kanatlandıkça kanatlanmış. Okudukça yazmaya da başlamış bu küçük kız. Sevdiği kitap kahramanlarıyla ilgili notlarını, ailesiyle yaptığı gezilerdeki izlenimlerini, okulda başından geçenleri... Kısacası, yaşantısını ve düşüncelerini kaydetmeyi alışkanlık hâline getirmiş, yazmış da yazmış defterler dolusu. Araya okuduklarından esinlenerek kaleme aldığı minik öyküleri de iliştirirmiş. Yazmak da okumak gibi yaşantısının temel gereksinimlerinden biri hâline gelmiş.

Bir gün Tarihin Babası diye anılan Herodotos'u keşfetmiş bizim kitap kurdu. Yüzyıllar önce yaşamış Bodrumlu yurttaşımızın yazdıkları, geçmişin gizemli dünyalarının kapısını açmış ona. O kapıdan geçerek tarihin derinliklerinde gezinirken, arkeoloji ve mitolojinin büyüsüne kapılmış. Masallara doğuştan düşkün bir çocuk için, masalların anası mitoloji ile onun ikiz kardeşi arkeolojiye kapılmamak elde mi? Herodotos'tan Halikarnas Balıkçısı'na uzanan ve İzmirli Homeros'la devam eden bir yolda, Anadolu'nun zengin tarihsel mirasını ve mitolojik öykülerini okuyarak büyümüş küçük kız. Ve o yol, kaçınılmaz olarak Klasik Arkeoloji bölümüne götürmüş onu üniversite çağında.

Yıllar geçmiş, hem arkeolog hem anne olmuş o küçük kız. İkiz çocuklarını bilinen masallar yerine mitolojik öykülerle büyütmüş. Öykülerin doğduğu yurt köşelerinde, arkeolojik alanlarda gezdirmiş onları. Bebekliklerinden beri dinledikleri öykülerin geçtiği yerleri görünce hayal dünyalarında bambaşka pencereler açılmış ikizlerin. Kırık sütunlar tamamlanmış, yıkık surlar ayağa kalkmış, heykeller dile gelmiş, tarih canlanmış gözlerinde. Mitolojik kahramanların kimliğine bürünüp oyunlar oynamışlar, kendi aralarında serüvenler yaşayarak eğlenmişler... İki kardeş tarihten coğrafyaya, mimariden heykele dek, farkında olmadan pek çok bilgi edinmişler bu gezilerde. Anne mutluymuş; mitolojinin çekiciliğinden yararlanarak çocuklarına erken yaşta azımsanmayacak bir kültür birikimi kazandırabilmiş, mirasçısı oldukları Anadolu Uygarlıkları'nın eşsiz kalıntılarına sahip çıkmaları yönünde bilinçlenmelerini sağlamış çünkü. Ama ya diğer çocuklar? Ören yerlerinde başka çocuklara rastlamamak onu hep üzmüş. Oysa onlar da oraların büyüleyici efsanelerini bilseler belki durum değişecekmiş. O çocuklara ulaşmanın tek yolunun yazmak ve ikizlerin gezi serüvenlerini onlarla paylaşmak olduğuna karar vermiş arkeolog anne. Böylece kitap kahramanlarına dönüşen ikizler, genç okurlara rehberlik etme görevini üstlenmişler. 24 yıldır kitaplarda sürdürdükleri bu eğlenceli rehberlik sonucunda onların izinde gezilere çıkan, mitolojik öyküleri onlarla birlikte yaşayan sayısız çocuğa ulaşmaya başarmışlar. Dolayısıyla, arkeolog anneleri ''yazmasa olmazmış.''

Betül Avunç  
                                                                                                                               
 
 
 
MAYIS ayında yayımlanan yeni kitaplarımızı
incelemek için tıklayın.
 
MAYIS ayında tekrar baskısı yapılan kitaplarımızı incelemek için tıklayın.
 
 
Uçanbalık Yayın Kataloğu 2021-2022 çıktı!

Tudem Yayın Grubu, Uçanbalık markası ile 2-7 yaş arası çocukları nitelikli eğitim ve edebiyat kitapları ile buluşturmaya devam ediyor. Uçanbalık Yayın Kataloğu 2021-2022, Uçanbalık Kültür ve Uçanbalık Eğitim olmak üzere iki ayrı bölümden oluşuyor.

Uçanbalık Eğitim, bu yılı yepyeni bir eğitim setiyle karşılıyor. MEB Okul Öncesi Eğitim Programı'na uygun olarak hazırlanan Ana Sınıfı Seti 6 fasikül, 5 eğitim kitabı, 2 kültür kitabı, 4 diğer materyal olmak üzere toplam 17 parçadan oluşuyor. Ana sınıfına ait tüm kavramları ve kazanımları içeren set, hayal gücünü harekete geçiren, merak uyandıran sayfalarıyla çocukların odaklanma yeteneğini geliştiriyor.

Uçanbalık Erken Öğrenme koleksiyonunda yer alan tüm eğitim setleri, MEB Okul Öncesi Eğitim Programı'nın içerdiği kavramları, güncel uluslararası eğitim yaklaşımlarını ve beyne dayalı öğrenme ilkelerini esas alıyor. 

Uçanbalık Kültür ise masaldan öyküye, tiyatrodan şiire uzanan geniş yelpazedeki kitaplarıyla çocukların okuma ve keşfetme serüvenine eşlik etmeyi sürdürüyor. Yirmiden fazla dinozor türünün yer aldığı Dinozorların Şarkısı ile ''küçük'' ve ''büyük'' kavramlarının peşinde koşturan, duygusal bir büyüme kitabı olan Matilda ve Aydede, 2021'de koleksiyonumuza eklenen yeni eserler arasında yer alıyor. 2019 Tudem Edebiyat Ödülleri'nde dereceye giren, sözcüklerle değil, çizgilerle bilinmezliği aktaran Evden Çıktığımda ile epik anlatımı ve etkileyici çizgisiyle korkuya meydan okuyan Gece Parlayan ise yine küçük okurların kütüphanesinde yer almaya hazırlanıyor. Yayımlandığı ilk günden beri büyük küçük herkesi güldüren ''Mıymıy Teyze'' serisi ise altıncı macerası Sokakta ile sevenleriyle buluşacak olmanın heyecanını yaşıyor. 

Uçanbalık Yayın Kataloğu'nu incelemek için
tıklayın
Etkinlik Rehberi çıktı!

Tudem Yayın Grubu, 2011 yılından bu yana, öğret­menlerin ve okul idarecilerinin beklentilerini ve dönüşlerini dikkate alarak her yıl güncellediği Etkinlik Rehberi'yle; hem okullarda yepyeni bir etkinlik anlayışının yer­leşmesine önayak olduk hem de sektöre öncülük etti.
 
Çocukların ve gençlerin okuma alışkanlığı kazanmasında etkinliklerin payının büyük olduğu yadsınamaz bir gerçek. Pandemi, her alanda olduğu gibi okulların kitap odaklı etkinlik anlayışında da önemli değişikliklere vesile oldu. Uzaktan eğitim döneminde hayata geçirilmeye başla­nan çevrimiçi programlar, alışılagelmiş etkinlik sunuş biçimlerine deyim yerindeyse çağ atlattı. Dijital toplantı platformları kısa sürede kendi dinamiklerini kurup âde­ta yıllardır hayatımızdaymışçasına kök saldı. Yazarlar ve çizerler tek bir oturum ve kısa zamanda yüzlerce çocuğa aynı anda seslenebilme olanağı buldu.
 
Değişen düzene ve beklentilere hızla ayak uyduran Tudem Yayın Grubu, okullardaki yeni etkinlik anlayışını dikkate alarak, tasarımından etkinlik akış planına baştan aşağı yenilediği Etkinlik Rehberi'yle, yine yayıncılık sektörüne iz bırakacak bir çalışma hazırladı.

Yeni Etkinlik Rehberi'nde, okul öncesinden ortaokula, hepsi çevrimiçi dostu ama aynı zamanda yüz yüze de uygulanabilir toplam 70 etkinlik bulunuyor. 12 yeni et­kinlikle renklenen rehberde dedektiflik atölyesinden yaratıcı düşünme oyununa, eğlenceli deneyden kent eğit­imine uzanan onlarca farklı etkinlik, çocukları kitapların renkli dünyasıyla buluşturmak için davetinizi bekliyor.

Etkinlik Rehberi'ni incelemek için
tıklayın
Koray Avcı Çakman ile Bir Kitabın Macerası üzerine kısa bir söyleşi...


Bir yazarın yazma, kitabın yayıma hazırlanma serüvenini romanlaştırma fikri nasıl ortaya çıktı?

Gözlemlediğim kadarıyla çocuklar bir kitabı ellerine alana kadar kitabın geçirdiği aşamaları merak ediyor ve neredeyse her şeyi yazarın yaptığını düşünüyorlar. Buradan yola çıkarak bir kitabın kaleme alınmasından satışına kadar geçirdiği süreci bir roman kurgusu içinde anlatmak istedim.
Bir Kitabın Macerası adlı romanımda ''Editör ve yayın yönetmeni neler yapar, nelerden sorumludur...'' ve daha pek çok soru yanıtını buluyor. Ayrıca kitap korsanlarının peşine düşüp, ''emek hırsızlığının'' ne demek olduğunu da görüyoruz.

Kitabınızın başkahramanı Luna Tulgar Mavi ile benzer yönleriniz var mı? Bu kitap Koray Avcı Çakman'ın hayatından izler taşıyor diyebilir miyiz?
Ben her kitabın yazarından izler taşıdığını düşünüyorum. Yazar bazen muzip yönünü, bazen neşesini, bazen merakını gizler sözcüklerin arasına... Bir yeri anlatırken çocukluğunun sokaklarına götürebilir bizi, bir öğrenciyi okul yıllarının anılarıyla seslendirebilir. Satırlar arasına gizlenebilir, ortaya da çıkabilir. Almarpa'nın Gizemi adlı kitabımda ne kadar Kuşçu isem, Bir Kitabın Macerası'nda da o kadar Luna Tulgar Mavi'yim. Zaman zaman bir köşeye çekilip dinlerim hayal kahramanlarını, zaman zaman her biri ben olurum.

Luna Tulgar Mavi, kendisini ''içindeki çocuğu her daim canlı tutan bir düş sihirbazı'' olarak tanımlıyor. Çocuklar için yazmak bunu mu gerektirir?
Bir çocuk gibi düşünüp bir yetişkin gibi yazabilmek gerekir. Çocuk gibi düşünmek sizi öğretici cümleler kuran, sıkıcı öğütler veren bir yetişkin olmaktan kurtarır. Kelimelerinizle okuru gıdıklayabilir, düşündürebilir, ona göz kırpabilirsiniz. Bunu yaparken pekâlâ yeri geldiğinde öğüt de verebilirsiniz. Çünkü o öğüt okur için artık oflayıp poflatan kelimeler dizilimi değildir. Bazen külahtan damlayan leziz bir dondurma, bazen baharı müjdeleyen sevimli bir tarla faresidir.
 
Bir Kitabın Macerası okuruna ne vadediyor? Çocuklar neden okumalı?
Okur bol bol gülüp eğlensin diye satırların arasına atılmamış kahkahalar yerleştirdim. Gizem öğelerine yer verdim, merakla okunsun diye. Macera olmazsa olmaz dedim, hayal kahramanlarıma soluk soluğa bir serüven yaşattım. Bir yazarın yazma sürecini; bir kabak kemane tıngırtısıyla, obur bir keçinin kemirdikleriyle, oyunbaz bir maymunun muziplikleriyle anlattım.
#BabalarGünü

Babayla birlikte okunan kitabın tadı bir başkadır...


Yaşı kaç olursa olsun, insan babasının yanında kendini hep çocuk hisseder. Ve bir çocuk için babasının şefkat dolu sesinden öykü dinlemek kadar ''sihirli'' bir şey yoktur.
 
Hazır Babalar Günü yaklaşmışken, hele bir de ona şu sıralar doya doya sarılamazken, gelin babamızla yeni anılar biriktirelim. Kitaplığımızdan seçeceğimiz bir kitapla çocukluğumuza geri dönelim. Kâh gülelim kâh hüzünlenelim ama en çok da yaşadığımız ânı ölümsüzleştirelim.

Sevginin sınır tanımazlığını, uslu çocuk olmayı ve hatta bir gecede sınıfın en çalışkan öğrencisine dönüşmenin yollarını onunla yeni baştan keşfedelim. Yerimizde duramayıp, uzaylılar ve korsanlarla dolu süt peşinde bir maceranın içine sürüklenelim. Yeri gelsin rolleri değişelim. O çocuğumuz olsun, biz de küçük babası. Ona geceleri erken uyumanın ve akıllı uslu davranmanın öneminden bahsedelim. Zamana karşı yarışıp her gün yeni bir maceraya balıklama dalmanın mutluluğunu hissedelim. Kitapların serin gölgesinde gülelim, eğlenelim, sevelim, sevilelim. Ve birbirimizle kucaklaşamadığımız bu zor zamanlara rastlayan böylesine anlamlı bir günü, daha önce hiç kutlamadığımız kadar dolu dolu geçirelim.
 
Babalarınızla birlikte okuyabileceğiniz kitap önerilerimiz için tıklayın.
Delidolu yazarları İTEF 2021 Festivali'ndeydi!

Delidolu okurlarının Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok adlı eseriyle ilk kez Türkçe okuma fırsatı buldukları, Necib Mahfuz Kitap Ödüllü yazar Halid Halife ile Canavarın Çağrısı romanıyla dünya çapında ün kazanan, iki Carnegie Madalyalı yazar Patrick Ness, İTEF 2021'in konukları arasındaydı!

Arapça edebiyatın parlayan yıldızı Halid Halife, 3 Haziran Perşembe akşamı saat 20.00'de Ayça Derin Karabulut moderatörlüğünde Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok kitabı ekseninde keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Batı edebiyatının ezber bozan kalemlerinden Patrick Ness ise 4 Haziran Cuma akşamı yine saat 20.00'de Elçin Demiröz Duru moderatörlüğünde, başta Canavarın Çağrısı ve Gökyüzümüzdü Okyanus romanları olmak üzere Türkiye'de yayımlanan eserleri üzerine tadı dimağlarda kalan bir etkinlik gerçekleştirdi.

1-5 Haziran tarihleri arasında, ''Bulutların Üstünde Edebiyat'' temasıyla çevrimiçi platformlarda düzenlenen ve İTEF'in YouTube kanalından da canlı olarak yayınlanan 13. İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali kitapseverlerin yoğun ilgisiyle karşılandı.
#DelidoluHaziranKeşfi


Yanıtı ansiklopediler doldurabilecek en kısa soru: Editör ne iş yapar?

Otuz yılı aşkın süredir editörlük yapan ve sözcüklere dayalı bir iş alanı olmasına rağmen, ironik biçimde, yayıncılık hakkında yeterli yazılı kaynak olmadığını vurgulayan Peter Ginna, sektörün duayen isimlerinin kaleme aldığı yazıları bir araya getirdiği Editör Ne İş Yapar?'da, a'dan z'ye editörlüğün neredeyse tüm yönlerini ele alıyor, editörlüğü bir meslek ve kariyer olarak irdeliyor. 

Düzenli ve seçici okurlara, okudukları kitabı farklı bir gözle yeniden değerlendirmeleri için zemin oluşturan bu çalışma; sanat, zanaat ve ticaret faaliyetinin kesişiminde yer alan kitap editörlüğünün temel aşamalarına, inceliklerine, sorumluluklarına, zorluklarına, imkânlarına dair fikir vermenin yanı sıra kitabın sonundaki sözlük sayesinde yayıncılık alanında geçerli olan terimlerle de tanışma fırsatı yaratıyor.  

Türkçede de eksikliği hissedilen bu kılavuz eser; yazar-editör ilişkisine, kitabın seçiminden matbaaya gönderilmesine kadarki süreçte yaşananlara dair kapsamlı bir içerik sunuyor, bu alandaki açığı büyük ölçekte kapatıyor. 
Eşsiz klasiklere SEN de OKU dokunuşu...


''Bu koleksiyon, deyim yerindeyse bir klasikleri keşfetme okulu.''
Mavisel Yener


Okuma güçlüğü çeken çocuklara, rahat okuyabilecekleri, başarı hissi ile birlikte keyif alabilecekleri bir kitaplık oluşturma fikrinden yola çıkan ''SEN de OKU'' koleksiyonunu farklı bir boyuta taşıyan ''SEN de OKU Klasikler'' seçkisi yeni kitaplarla büyüyor.
 
Yılları aşıp klasikleşen ama kimi zaman sayfa sayılarının çokluğu kimi zamansa dilbilgisi ve sözcük seçimlerindeki bazı zorluklar nedeniyle çocukların okuma fırsatı bulamadıkları ve okuyamadıklarından ötürü üzüntü duydukları eserler, özgünlüğünden ve edebî lezzetinden hiçbir ödün vermeden, duru bir dille yeniden anlatılıyor.
 
Zamana meydan okuyan eşsiz klasikler, ''SEN de OKU Klasikler'' koleksiyonu kapsamında, usta yazarlarımızın ellerinde yeniden hayat buluyor!

Piyasadaki benzerlerinden bu yönüyle ayrılan, ''kısaltma'' ya da ''özetleme'' yoluyla değil ''özgün bir şekilde yeniden anlatılma'' yoluyla öne çıkan koleksiyon, sevilen klasiklere artı değer katmayı sürdürerek, 2021 yılında da yepyeni kitaplarla serüvenine devam edecek...

Koleksiyonu keşfetmek için
tıklayın
Haziran ayı boyunca kutulu setlerde %50 indirim!

Kitleleri peşinden sürükleyen seri kitaplarımız özel kutularında okurlarını bekliyor!

Defalarca okumanıza rağmen her seferinde ayrı keyif aldığınız ''Süper Gazeteciler'' serisinin ikinci cildini nereye kaldırdığınızı hatırlamıyor musunuz? Peki ya kimselere ödünç vermeye kıyamadığınız ''Kapiland'' kitaplarını uzun yıllar muhafaza edebilmek için ne yapmalısınız? Artık bu gibi kaygılara geçit yok. Tudem'in çoksatan serileri, indirimli fiyat avantajı ve özel saklama kutularıyla set hâlinde satışa sunuluyor.
 
Koleksiyon değeri taşıyan kutulu setlerimiz; hayranlıkla okuduğu serilere kütüphanesinde bir bütün olarak yer vermek isteyen kitap kurtları, klasikleşmiş serileri keşfetmek isteyen yeni okurlar ve kitap hediye etmekten hoşlanan edebiyatseverler için kaçırılmayacak bir fırsat!

Kutulu setlerimizi keşfetmek için 
tıklayın
Bu fırsat kaçmaz!

Haziran ayı boyunca Delidolu'nun tüm kurmaca dışı kitapları yüzde 40 indirimde! Üstelik 50 TL ve üzeri alışverişlerinizde ücretsiz kargo fırsatıyla. 

Farklı coğrafya ve dillerde erkeklerin kadınlara bakışının binlerce yıllık özetini aktaran Bir Kemikten Bin Söze: Dünya Atasözlerinde Kadın; ötekilerin tarihini yazmaya adanmış bir hayata ayna tutan Bu İş Siniklere Göre Değil; hayvanlara bakışımızın zaman içinde nasıl değiştiğini irdeleyen Hayvanlara Niçin Bakarız? ya da amatör ruhun özgürleştiriciliğine dair tutkulu bir manifesto sunan Amatör: Sevdiğiniz Şeyleri Yapmanın Hazzı Delidolu kitaplığında keşfedilmeyi bekliyor...

Kurmaca dışı kitaplarımızı incelemek için
tıklayın.
280 e-kitabımızla Google Play Books ve Storytel'deyiz!

Pandemi süreciyle birlikte iyiden iyiye uyum sağladığımız dijital dönüşüm, okuma kültürümüzü ve alışkanlıklarımızı da zenginleştirdi, çeşitlendirdi. Evlerimizde her zamankinden bolca vakit geçirdiğimiz bugünler belki de uzun süredir uyum sağlamak için direttiğimiz e-kitaplara yakınlaşmak için kaçırılmayacak bir fırsat.

Son beş yıldır e-kitap üretimini hızlandıran ve değişik platformlar üzerinden e-kitap satışı yapan Tudem Yayın Grubu, okur kitlesini genişletip dünyanın dört bir yanındaki okurlara ''anlık'' ulaşım sağlayabilmek adına Storytel ve Google Play Books'la işbirliği yaptı. 

Çizgili Pijamalı Çocuk'tan Çöplük'e, Süper Gazeteciler'den Sonsuzluk Kütüphanesi'ne Tudem Edebiyat ve Delidolu markalı 280 e-kitabımız şimdi de Google Play Books'un ve Storytel'in e-kitap koleksiyonunda!

Tudem Edebiyat'tan 220, Delidolu'dan ise 60 kitabın hâlihazırda satışta olduğu e-kitap seçkimiz yepyeni eserlerle büyümeyi sürdürecek.
 
''İyi kitap''ların tadını benzersiz bir dijital okuma deneyimiyle buluşturmak için herkesi e-kitap arşivimizi keşfetmeye çağırıyoruz.
 
Storytel'in koleksiyonunda yer alan e-kitaplarımız için tıklayın.

Google Play Books koleksiyonunda yer alan e-kitaplarımıza ise, 
Google Play Books sitesindeki arama çubuğuna e-kitap adını yazarak ulaşabilirsiniz.  
Bu indirim kaçmaz!

İnternet kitabevimiz www.tudem.com'da haziran ayı boyunca TUDEM EDEBİYAT, TUDEM BAŞVURU, DELİDOLU, DESEN, UÇANBALIK, TUDEM EĞİTİM, BLOKTEST, BİLGİKÜPÜ ve UÇANBALIK EĞİTİM markalarımıza ait tüm kitaplar yüzde 30 
indirimde!

​Üstelik 50 TL ve üzeri alışverişlerde ücretsiz kargo!

Bu büyük fırsatı sakın kaçırmayın!

Unutmayın, #EvdeKitapOkumakGibisiYok
Haziran ayında Tudem kitabevlerine uğramayı unutmayın, 3 AL 2 ÖDE fırsatını kaçırmayın!

Tudem Yayın Grubu, İstanbul Beşiktaş ve Kadıköy, Ankara Kızılay ve İzmir Alsancak'ta yer alan kitabevleriyle, her yaştan okurlara renkli ve ''güvenli'' bir alışveriş deneyimi vadediyor!

Üstelik haziran ayı boyunca tüm kitaplarda 
3 AL 2 ÖDE fırsatıyla!

Uzman eğitimcilerimiz tarafından özel olarak hazırlanan yeni nesil soru bankaları, deneme sınavı setleri, onbinlerce okura ulaşan edebiyat eserleriyle bini aşkın eğitim ve kültür kitabının aktif olarak satışa sunulduğu Tudem kitabevleri haftanın altı günü hizmet veriyor.

Not: 3 AL 2 ÖDE kampanyası tüm markalarımızda geçerlidir. Düşük fiyatlı ürünün bedeli alışveriş tutarından düşülecektir.

Tudem kitabevlerinde buluşmak dileğiyle...


HAZİRAN 2021 - TUDEM KİTABEVLERİ ÇALIŞMA TAKVİMİ

Tudem Beşiktaş Kitabevi: Hafta içi her gün ve cumartesi / 10.00-18.00
Tudem Kadıköy Kitabevi: Hafta içi her gün ve cumartesi / 10.00-18.00
Tudem Kızılay Kitabevi: Hafta içi her gün ve cumartesi  / 10.00-18.00
Tudem Alsancak Kitabevi: Hafta içi her gün ve cumartesi / 10.00-18.00
Savaşın gölgesinde canlanan anılar...

Hoda Barakat, kendisine Necib Mahfuz Edebiyat Ödülü kazandıran Akdeniz Sürgünü'nde, iç savaş sonrası harap olmuş Beyrut'ta, babasının kumaş dükkânının yıkıntıları arasında hayatta kalmaya çalışan, halüsinasyonlar gören yalnız bir adamın çokkatmanlı hikâyesini anlatıyor. 
 
Issız, yer yer gerçeküstü ve hatta distopik sayılabilecek bir şehir manzarası fonunda, hayal ile gerçeğin birbirine karıştığı metinde yazar, Doğu Akdeniz kültürünü ve felsefesini incelikli bir şekilde yansıtıyor, Lübnan'ın zengin kültürel kumaşının nasıl dokunduğuna dair şiirsel bir anlatı sunuyor.
 
Güçlü tarihsel arka planında, Orta Doğu'daki giyim tercihlerinin evrimine ve bunun günlük hayattaki etkilerine de yer veren roman; geriye dönüşlerle örülü hikâyesini savaş, travma ve insan üzerinden şekillendiriyor.
Turhan Selçuk'un çizgileriyle, Manzara-i Umumiye

Desen'in, uzun ve titiz bir çalışmanın ardından gururla takdim ettiği ''Turhan Selçuk Seçkisi'', Türkiye'de sözsüz karikatürün öncüsü olan Turhan Selçuk'un mizahını genç nesillere de tanıtmak ve büyük ustanın kendi zamanının çok ötesindeki çizgilerine farklı bir bakış imkânı sunmak amacıyla tasarlanan, üç ciltlik nadide bir koleksiyon.
 
Selçuk'un, siyah beyaz karikatürlerinin ayrıntılı bir kataloglama ve tematik düzenleme ile yayına hazırlandığı ''Turhan Selçuk Seçkisi''nin ikinci cildi olan Manzara-i Umumiye, sanatçının, geçmiş yıllarda, Türkiye'nin ve dünyanın seçkin gazete ve dergilerinde kendine yer bulan, bazıları farklı dönem ve mecralarda tekrar tekrar yayımlanarak yankı uyandırmış eşsiz karikatürlerini bir araya getiriyor. 
Tudem Tatil Kitabım'la hem eğlen, hem öğren, hem de tatil boyunca kendini geliştir!
  
Tudem Eğitim'in, ana sınıfına ve 1. sınıfa geçen çocuklar ile ilkokul öğrencileri için hazırladığı tatil kitapları sayesinde bu yaz çok eğlenceli geçecek. 

Ana sınıfına geçen çocuklar Anaokulu Tatil Kitabım, ilkokul 1. sınıfa geçen çocuklar ise Ana Sınıfı Tatil Kitabım'ın içerdiği keyifli ve eğlenceli aktiviteler, dil becerilerini destekleyen çalışmalar, odaklanmayı kolaylaştıran bölümler, bağlantılarla zenginleşen etkinlikler, merak uyandıran faaliyetler sayesinde yaz tatilinde hem eğlenecek hem öğrenecekler.

İlkokul 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencileri için hazırlanan Tudem Tatil Kitabım ise bilim ve teknolojiden yaratıcı yazmaya, sayıların dünyasından gezelim görelim sayfalarına sunduğu çeşitli içeriklerle  tatili eğlenceye dönüştürecek. 

Kitaplarda öğretim programlarına uygun olarak hazırlanmış tekrar testleri, İngilizce gelişimine yönelik yardımcı sayfalar, keyifle okunan öyküler, eğlenceli oyunlar, alıştırmalar ve bulmacalar bulunuyor.

Öğrenciler, Tudem Tatil Kitabım'daki matematik, bilim ve teknoloji, ilkler-buluşlar, doğa, sağlık, tarihsel empati sayfalarından çok şey öğrenebilir, drama-oyun bölümündeki aktivitelerle eğlenebilir, alıştırma-bulmaca ve akıl oyunlarıyla kendilerini geliştirebilir. Kitapların sonunda yer alan Tekrar Testleri, öğrencilerin yıl boyunca öğrendikleriyle ilgili tekrar yapmasını ve bilgilerini pekiştirmesini sağlayacak.
Minikler bu kitaplarla eğlenerek öğreniyor...
 

Uçanbalık'ın 3-6 yaş grubuna hitap eden 3 farklı alan ile özelleşmiş ''Öğrenmeyi Seviyorum'' serisi, ''Matematik'', ''İngilizce'' ve ''Dolu Dolu Etkinlik'' kitaplarından oluşuyor. Birbirinden eğlenceli etkinlik ve oyunların sunulduğu kitaplar, çocukların yaş gruplarına özel, belirli bir tematik sıra izleyerek ilgili alandaki gelişimlerine katkı sağlıyor. Kitapta yer alan ve birbirini takip eden çizimler, oyunlar, tekerlemeler ve hikâyeler çocukların konsantrasyonunun sürekliliğini sağlıyor. Eğitmenler tarafından hazırlanan kitaplar, erken çocukluk dönemi kavramlarını kapsayan çizim, okuma yazma, matematik, çevreyi keşfetme bölümleri ile dikkat çekiyor! Resimli ve eğlenceli bu etkinlikler, çocukların gözlem yapma, düşünme, mantık yürütme ve ince motor becerilerinin gelişmesine yardımcı oluyor. Basit ve çok resimli çalışma sayfaları ile sınıfta ve evde uygulanabilecek çizimler, hikâyeler ve çıkartma-yapıştırma gibi çok amaçlı tüm etkinlikler bir arada yer alıyor. Kitap içindeki karakterlerle çocukların hayal güçleri desteklenirken, eğlenceli bir öğrenme deneyimi sunuluyor.
Akıl Oyunları kitapları ile matematiği anlamak çok kolay!

Alternatif öğrenme yaklaşımlarıyla öğrenci ve öğretmenlerin tercihi olan Akıl Oyunları kitapları, günlük hayat ile matematiği bir araya getiren, hem öğretici hem de eğlendirici sorularla ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin zihinsel gelişimini destekliyor.

5, 6, 7 ve 8. sınıf Akıl Oyunları kitapları, içerdikleri kolaydan zora düşündürücü sorularla sınavlara hazırlık sürecinde öğrencilere yardımcı oluyor. Kitaplar sarı, mavi ve kırmızı sayfalardan oluşuyor. Kolay akıl yürütme soruları sarı sayfalarda, zorlayıcı ve düşünceye dayalı sorular mavi sayfalarda, zorluk derecesi yüksek sorular ise kırmızı sayfalarda yer alıyor.
 

 
İyi Kitap'ın 135. sayısı yayında!

Her daim ''iyi kitap''ların izini süren İyi Kitap'ın 135. sayısı, pandemi koşulları nedeniyle bir kez daha elektronik ortamda okurlarına ulaşıyor.

Birbirinden renkli kitaplar ve nitelikli inceleme yazılarıyla dolu Haziran 2021 sayımızda, okurlarımızı her zamanki gibi ''iyi kitap''larla buluşturmaya devam ediyoruz.  
 
Tudem Yayın Grubu bünyesinde çıkarılan ve ücretsiz olan İyi Kitap'ı 
www.iyikitap.net
Dergilik ve Magzter üzerinden okuyabilir, dilerseniz bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

İyi Kitap'la ilgili güncel bilgilerden haberdar olmak için derginin sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.
 
 
Copyright © 2021, Tudem Yayın Grubu, tüm hakları saklıdır.
Bu e-posta, Tudem Yayın Grubu iletişim listesine kayıtlı olduğunuz için gönderilmiştir. 
 
TUDEM YAYIN GRUBU
1476/1 Sokak No:10/51 35220 Alsancak, Konak / İzmir
Tel: 0(232) 463 46 40 Faks: 0(232) 464 11 73

www.tudem.com 

 
İş bu bilgilendirme e-postalarımız 6698 sayılı kanun kapsamında ilgili maddelere uygun olarak yapılmaktadır. 6698 sayılı KVKK Kanunu kapsamında Kişisel Veriler ile İlgili Aydınlatma metnimize www.tudem.com/KVKK adresinden ulaşabilirsiniz.