Resim: Merve Atılgan
Mayıs ayını evlerimizde karşıladığımız bugünlerde, teselliyi gelecek güzel baharlarda arıyoruz. Her ne yaşanırsa yaşansın, mutlu günler yakın. İşte o vakte kadar evde kalma ve kitaplara sığınma zamanı...

Erguvan mevsimini, okurlarımızın beğenisine sunduğumuz yepyeni eserler ve Türkiye'nin dört bir yanında hayata geçirdiğimiz çevrimiçi etkinliklerle renklendiriyoruz. Pandemi süreciyle birlikte iyiden iyiye uyum sağladığımız dijital dönüşüm, okuma kültürümüzü ve alışkanlıklarımızı da çeşitlendirdi. 270 e-kitabımızın yer aldığı Google Play Books ve Storytel e-kitap arşivleri keşfedilmeyi bekliyor. Storytel'deki sesli kitap koleksiyonumuz ise her geçen ay biraz daha zenginleşiyor. Özellikle usta oyuncu Yetkin Dikinciler'in seslendirdiği Savaş Atı'nı dinlemeye doyum olmuyor.

Mayıs bültenimiz yine dopdolu! Çok yönlü sanatçı Hakan Keleş, ''Lilliputlar'' çalışmasının ortaya çıkış serüvenini anlatıyor. Ödüllü yazar Fırat Güllü, Adı Olmayan Adam isimli yeni romanının ardındaki sır perdesini aralıyor. Usta kalem Habib Bektaş, 13 Mayıs Dil Bayramı'nın anlam ve önemini vurgulayan özel bir yazıyla kitapseverleri selamlıyor. Beğenilen köşemiz ''Çizginin Ucunda''ya ise genç çizer Merve Atılgan konuk oluyor.

Bu arada, ''Eyvah, kütüphanede bir aslan var!'' diyeli tam 15 yıl olmuş! Michelle Knudsen ile Kevin Hawkes'ın ortak imzasını taşıyan Kütüphanedeki Aslan sayesinde çocuklar okuyor, sözcüklerin yüzü gülüyor. Delidolu takipçilerini ise kaçırmak istemeyecekleri iki çevrimiçi yazar buluşması bekliyor: Arapça edebiyatın parlayan yıldızı Halid Halife ile Batı edebiyatının ezber bozan kalemlerinden Patrick Ness, programı çok yakında açıklanacak olan 13. İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali'nin konukları arasında yer alıyor. 

Kitabevlerinin kapalı olduğu bu dönemde, Getir ve Boyner'le yaptığımız işbirliği, Tudem Yayın Grubu'nun kültür ve eğitim kitaplarına çok daha hızlı ve kolay ulaşabilmenizi sağlıyor. Çöplük'ten Tüm Dersler Soru Bankalarına çoksatan kitaplarımız artık bir tık kadar yakınınızda!

17 Mayıs'a kadar #EvdeKalKitapsızKalma!
 
Haziran bültenimizde görüşünceye değin, sağlıkla ve kitaplarla...
Hüznün ve umudun kol kola yürüdüğü destansı bir dostluk hikâyesi...

İngiliz Çocuk Edebiyatı Elçisi, efsanevi yazar Michael Morpurgo'nun klasikleşmiş romanı Savaş Atı30. baskısı ile 150.000'i aşkın okura ulaştı!
 
Onları savaş ayırdı. Mücadeleler sınadı. Sevgi birleştirdi.
 
Savaş Atı, Birinci Dünya Savaşı'nda yaşanan sıradışı olayları Joey adında bir atın ağzından aktaran umut dolu bir arayış öyküsü anlatıyor. 

Geçtiğimiz yıllarda devasa maket atların sahne aldığı görkemli bir tiyatro oyununa uyarlanan bu dokunaklı eser, 2011'de ünlü yönetmen Steven Spielberg tarafından beyazperdeye de taşınmış ve En İyi Film kategorisi dâhil pek çok dalda Oscar'a aday gösterilmişti.

Yüzbinlerin kitaplığına girmeyi başaran Savaş Atı'yla henüz tanışmayanlar, indirimli olarak www.tudem.com adresinden ulaşabilirler. 
Öğretmenler İçin Kitap Rehberi dijital olarak yayında!

İlkokul ve ortaokul öğretmenleri için bu yıl sekizinci edisyonunu hazırladığımız Öğretmenler İçin Kitap Rehberi; Tudem Edebiyat, Uçanbalık, Delidolu ve Desen markalarımızdan çıkan 35 yeni kitabımızın rehber sayfalarının eklenmesiyle daha da büyüdü, zenginleşti.
 
Uzun ve titiz bir çalışmanın ürünü olan bu rehber, öğretmenlere yönelik tasarlanan özel içeriğiyle, Tudem Yayın Grubu koleksiyonundaki kitaplara ayna tutan, onları kapsamlı bir şekilde tanıtan ve içeriklerine dair soru ve etkinlikler sunan benzersiz bir başvuru kaynağı. 

Bu rehberde neler var?

485 Kitap
Tudem Yayın Grubu'nun; Tudem Edebiyat, Uçanbalık, Desen ve Delidolu alt markalarından çıkan 485 kitabın künyesi, etiketi, kapsamlı özeti ve öne çıkan özellikleri var.
 
110 Yazar
Tudem Yayın Grubu ailesindeki Türk-yabancı 110 yazarın özgeçmişi, edebî kişiliklerini yansıtan yazılar ve onlarla yapılmış mini söyleşiler var.
 
Etkinlik Alternatifleri
Öğretmenlerin sınıfta öğrencilerine bizzat yöneltebileceği, düşündürücü, irdeleyici, okuduğunu pekiştirmeye dayalı tartışma ve araştırma soruları var. Sınıfta ya da sınıf dışında hayata geçirilebilecek birbirinden yaratıcı ve eğlenceli etkinlikler var.

Öğretmenler İçin Kitap Rehberi'nde, Tudem'in koleksiyonunda yer alan kitapların büyük bir kısmını bulmak mümkün. Bunların bazıları çoksatan, son yıllara damgasını vurmuş ve artık kültleşmiş eserler; bir kısmı ise nispeten daha az tanınan, hak ettiğinden daha az değerlendirilmiş kitaplar. Fakat her birinin ortak özelliği, öğrencilerin dil ve sanat alanındaki gelişimlerine destek olmaları, onlara okuma sevgisi aşılamaları.

Öğretmenler İçin Kitap Rehberi'ni ayrıntılı olarak incelemek ve bilgisayarınıza indirmek için tıklayın
Uzun süredir merakla beklenen Hoş Geldin Hüzün raflara girdi!

Fransız yazar Françoise Sagan'ın kültleşmiş ilk romanı Hoş Geldin Hüzün, on yedi yaşındaki Cécile'in zevk düşkünü hayatını, yetişkinlerle ilişkisini ve kuşak çatışmasını 1950'lerin ruhuna sadık kalarak, incelikle yansıtıyor.  

İlk kez okurla buluşmasından onlarca yıl sonra Frédéric Rébéna'nın grafik roman uyarlamasıyla yeniden gün yüzüne çıkan bu sürükleyici eser, kendi dönemi için uçarı ve hatta cüretkâr sayılabilecek bir hikâyeyi Fransız Rivierası'nın o meyvemsi ve deniz kokulu atmosferi eşliğinde sil baştan yaşatıyor.    

Hollywood'un efsane yönetmenlerinden Otto Preminger tarafından aynı adla sinemaya da uyarlanan ve Jean Seberg'in tutkulu oyunculuğuyla hafızalara kazınan eser, ''mutluluğu'' arayan yeniyetme bir kızın istemsiz kötülüğünün ardında yatan gerçeklere ve körelen vicdanına odaklanıyor.
Çevirmeni Damla Kellecioğlu'nun gözünden Hoş Geldin Hüzün 

Côte d'Azur'ün yakıcı güneşinden uzaklaşıp gölgede soluklanmak isteyenler kendini yeni aşk maceralarına atıyor. Françoise Sagan'ın, yayımlandığı dönemde çok ses getirmiş eşsiz eserinin kitaptan alıntılarla şekillenen grafik roman uyarlaması, varsıl Fransız yaşamından öğeleri dünyanın her yerinde, her dönemde karşılaştığımız insanlık durumlarıyla ve kıskançlık, sevgi, öfke, intikam, vicdan azabı gibi duygularla harmanlıyor. Ergenliğini geride bırakmakla büyümeye direnmek arasında kararsız kalan kahramanımız Cécile'in, babasını ve babasının ilişkilerini yönlendirme girişimleri olay örgüsüne yön veriyor. Kadınların henüz toplumsal özgürlüğüne kavuşmamış olduğu, kürtajın yasal olmadığı bir Fransa'da, sınırları zorlayan ışıltılı bir yaşamdan çok renkli kareler izliyoruz.
 
Diskdünya'nın editörü Ümit Mutlu'dan ''Cadı Romanları''na genel bir bakış:

''Cadılar'' alt serisi de tamamlandı!

Diskdünya okumak sadece kitap okumak değil. Farklı alt serilerdeki farklı konu ve karakterler, seriyi çeşitlendirip kategorize ediyor.

Ama Diskdünya okurları bunu gayet iyi biliyor! Külliyatın en komik alt serilerinden ''Cadılar'' serisi, Carpe Jugulum (Gırtlağı Yakala) ile sona erdi. Havamumu Nine, Ogg Ana, Magrat gibi karakterler diğer kitaplarda yine karşımıza çıkacak, fakat onların odağındaki maceralar tamamlandı. Bu aşamada, buruk bir gülümseme takınıyoruz yüzümüze elbette...

Carpe Jugulum, Diskdünya'nın vampirlerine odaklanıyor. Sıradan vampirler değil tabii bunlar. Vampirlere ait tüm mitlere kafa tutarak, yeni dünya düzenine ayak uydurmaya çalışıyorlar. Sarımsaktan ürkmüyorlar mesela. Gün ışığına karşı da duyarsızlar. Hele kutsal su... eh, onlar için içme suyundan farksız. Fakat daha önce karşılaşmadıkları bir kudretle yüzleşiyorlar bu kez: Havamumu Nine'yle.

Yani Carpe Jugulum da yine gayet sinematik, gayet teatral ve son derece erdem yüklü satırlara sahip.

Peki bu seride daha önce neler olmuştu?

Her şey Eşit Haklar'la başlamıştı. Adı üstünde; erkeklerle eşit haklara sahip olmayan küçük bir kadın sihirbazı görünce Havamumu Nine, hemen devreye girip koca göbekli (ve koca egolu) kodamanlara kafa tutmuştu.

Sonra Ucube Kocakarılar gelmişti ve Ogg Ana ile Magrat Sarımsak hayatımıza girmişti. Tabii, Ogg Ana'nın akılalmaz kişiliği ve Magrat'ın romantizmi Havamumu Nine'nin demir gibi saç topuzuyla çarpışınca, ortaya müthiş komik bir Shakespeare güzellemesi çıkmıştı.

Cadılar Dışarıda, bu üç cadıyı (üç cadı her zaman şarttır) sarı tuğlalı yollara vurmuş, uzaktaki masal diyarlarından geçirerek vudu büyücüleriyle ve Esme Havamumu'nun kız kardeşiyle tanıştırmıştı.

Ardından, Bir Yaz Gecesi Rüyası'nın epik bir uyarlaması olan Hanımlar ve Beyler karşımıza çıkmıştı. Gerçi bu ''hanım'' ve ''beyler'', sonlarına ''efendi'' takısını hak etmeyen tiplerdi daha ziyade; zira kendileri birazcık... elfti. Bildiğiniz elflere de benzemiyorlardı üstelik; bunlar kötü, vahşi, saldırgan, amansızdı. Tıpkı bizim üç cadı gibi.

Maskeli Balo ise baştan sona bir Operadaki Hayalet güzellemesiydi ve gerçekten çok güzeldi! Cadıları (aralarında bu kez Agnes de vardı) büyük şehre, yani Ankh-Morpork'a taşıyan bu eser, müzikal bir polisiyeydi aslında. Çünkü cadılar iyi bilirdi ki, hiçbir şey göründüğü gibi değildi...

Aslında ''Cadılar'' alt serisi tam olarak öksüz kalmış da sayılmaz. Tamamlanmış bir başka alt seri, yani ''Tiffany Sızı'' serisi, cadı maceralarını devam ettiriyor. Küçük bir kızın kudretli bir cadı olma hikâyesini Disk'in tüm cadılarının konuk oyunculuklarıyla taçlandıran beş Tiffany kitabı, Diskdünya'yı genç okurlarla tanıştırmayı da başarıyor.

Kısacası, Diskdünya içinde herkese ve her konuya yer var. Çünkü Diskdünya okumak sadece kitap okumak değil!

Diskdünya ''Cadı Romanları''nı keşfetmek için tıklayın
Lilliputlar nasıl mı ortaya çıktı?

4 yıl önce sokakta kız arkadaşımı beklerken cep telefonumun kalemiyle çizdiğim bir illüstrasyonla başladı ''Lilliput'' serisi. Bir mimar olarak, yaşadığım kenti inceliyor, fotoğraflıyor ve onun hakkında düşünüyorken çizer kimliğimle de onu başka bir gerçekliğe taşıyabilmiş olmak heyecanlandırmıştı beni. Bu foto/illüstrasyonlardan peş peşe üretip Instagram'da yakın çevremden oluşan takipçilerimle paylaştım. Gelen pozitif yorumlar ve sosyal medyanın hızlı dolaşım gücü sayesinde serinin bilinirliği giderek arttı. Adını Gulliver'in Gezileri'ndeki cüceler şehrinden alan seri, en çok da insanların her gün içinde yaşadıkları ve fark etmedikleri fiziksel çevreyi, onlara başka bir ölçekten yansıttığı için ilginç bulundu.

Bugüne kadar, kentin en arka sokağından en popüler meydanına kadar birçok farklı mizanseni altlık olarak kullandım. Çizdiğim karakterler de buna uygun olarak zengin bir çeşitlilik üretti. Toplamda ise hem günümüz Türkiye kentlerinin bir panoraması hem de deforme edilmiş masalsı bir gerçeklik, kitabın içeriğini oluşturdu. Her bir çalışmanın, mekân fotoğrafına karakter yapıştırılmış bir kolaj olarak değil; perspektif, ışık ve gölgesiyle uzun saatler harcanarak çizilmiş işler olması da bu masalsı gerçekliği oluşturan asıl unsur. Bu anlamda, sosyal medyanın parçalı, hızlı ve akışkan niteliğine karşı basılı kitabın kalıcılığı, sakinliği ve bütünlüğü, ''Lilliput'' serisinin bambaşka bir şekilde deneyimlenmesinin önünü açtı.
John Boyne, 7. İzmir Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Günleri'nin konuğuydu!

Çizgili Pijamalı Çocuk kitabından tanıdığımız İrlandalı yazar John Boyne, Tudem Yayın Grubu'nun işbirliğiyle bu yıl 7'si düzenlenen İzmir Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Günleri'nin konukları arasındaydı. 

Türkiye'de yüzbinlerce okuru bulunan Boyne'un ''Gençler İçin Yazmak'' isimli söyleşisi, 17 Nisan Cumartesi günü saat 15.00'te ZOOM üzerinden gerçekleştirildi.

Şule Bilir moderatörlüğünde, yaklaşık 50 dakika süren buluşmada John Boyne, yazın serüveni ile ilgili merak uyandırıcı açıklamalarda bulundu.
Storytel'deki sesli kitap koleksiyonumuz genişliyor!

Sahilde, parkta, hatta bisiklet sırtında; Tudem'in kitapları dilediğiniz zaman kulağınızda...

Tudem Yayın Grubu'nun geniş kitlelere ulaşarak klasiğe dönüşen Çöp Plaza-1, Sisin Sakladıkları, Kapiland'ın Kobayları, Yuan Huan'ın Kulübesi, Almarpa'nın Gizemi, İstanbul Perisi, Kayıp Kitaplıktaki İskelet-1, Mutluluk Sokağı, Bisiklet Yarışçıları, Ama Bu Çocuk Defolu, Süper Gazeteciler-1, Kırmızı Arabanın Hayaleti, Parmak Uçları, Yo-Yo, Hayal Sözleşmesi, Mavi Zamanlar, Sonsuzluk Kütüphanesi, Amber'in Zaman Kapsülü, Kulaksız'ın Romanı, Hayal Küre, Teneke Uygarlığı, Yokyüzler-1 İkiz Gezegenler, Fincan Teyzenin Kurabiyeleri, Parktaki Gergedanlar, Kuş Olsam Evime Uçsam, Balinalar Geldiğinde, Savaş Atı ve Çöplük isimli romanları Storytel'in sesli kütüphanesinde!

Yetkin Dikinciler gibi usta oyuncuların yanı sıra deneyimli seslendirme sanatçılarının ya da yazarlarımızın kendi sesinden yayına hazırlanan sesli kitaplarımız, dünyanın her yerindeki Storytel aboneleri tarafından dinlenerek edebiyatın sınırlarını bir kez daha genişletiyor.

Sesli kitaplarımızı keşfetmek ve kendi sesli kütüphanenizi oluşturmak için Storytel'in web sayfasını ve sosyal medya hesaplarımızı takipte kalın!
Gölge, okurlarla buluştu!

İngiliz Çocuk Edebiyatı Elçisi, efsanevi yazar Michael MorpurgoGölge adlı yeni romanıyla bu kez gözünü 2000'li yıllarda Asya kıtasında yaşanan insanlık dramına çeviriyor ve Emin adında Afgan bir çocuğun hayatta kalma mücadelesini odağına alıyor.   

Yazarın alametifarikası insan-hayvan dostluğu ile savaş ve barış temalarının yine ön planda tutulduğu bu sürükleyici eser; sevgi bağıyla birbirine kenetlenen yaşamlara dokunuyor, Afganistan'dan İngiltere'ye uzanan destansı bir yol hikâyesi anlatıyor. 

Bir köpeğin izinden yürüyerek yakın dönem dünya siyasi tarihine ayna tutan Morpurgo; savaşın yıkıcı etkileri, sevdiklerini yitirme ve sığınmacılık gibi insan ruhunda kapanmaz yaralar açabilecek hassas konuları sinemasal bir dille, ustalıkla aktarıyor.
   
Çevrimiçi etkinlikler sayesinde uzaklar yakınlaşıyor...

Sevilen yazarlarımızdan Çiğdem Gündeş, 24 Nisan Cumartesi günü, ERAM Fatih Özel Eğitim Meslek Okulu öğrencileriyle keyifli bir söyleşide buluştu.

Yazarın Renk Cüceleri isimli masal kitabı odağında düzenlenen etkinlik unutulmaz anlara tanıklık etti. Sınıf öğretmeni Münevver Aslan ve okul müdürü Ferda Çalışır'ın işbirliği ile hayata geçirilen söyleşiye öğrencilerin ilgisi yoğun oldu.

Çiğdem Gündeş, kendisine ulaşan davet doğrultusunda, ilerleyen haftalarda diğer Özel Eğitim Meslek Okullarını da kapsayan bir dizi etkinlik gerçekleştirecek. 
 
 
Yazarımız Fatih Debbağ sizin için seçti: 


HİTLER OYUNCAĞIMI ÇALDI
Judith Kerr

Judith Kerr, bu otobiyografik romanında henüz dokuz yaşındayken karşılaştığı mülteciliği anlatıyor. Savaş kapıya dayandığında bu yalnızca cephelerde sürmez kuşkusuz. Mültecilik gibi insanlık dramları da ortaya çıkar beraberinde. 

Berlin'de anne-babası ve abisi Max ile birlikte yaşayan Anna, iyi bir okulda okumaktadır. Ailesi ve arkadaşları tarafından sevilen mutlu bir çocuktur. Ailesiyle seyahatlere çıkar, tatillere gider. Babası gazetecidir ve gazetede yazdığı makaleler henüz iktidarda olmayan Hitler'i oldukça öfkelendirmektedir. Üstelik Yahudi olmak başlı başına bir suçken... Mültecilikleri de Naziler'in iktidara yaklaştıkları dönemde başlar. Naziler henüz iktidara gelememişse de aile için Almanya'yı terk etmek bir hayli güçtür. Dostlarının yardımıyla zor da olsa İsviçre'ye ulaşırlar.

İsviçre'de bir köye yerleşirler, Anna orada okula devam eder. Berlin'deki okul hayatına kıyasla burası onun için bir hayli kolaydır. Ancak kızlar ve oğlanların birlikte oynamamasını tuhaf karşılar. Anna'yı asıl şaşırtan ve biraz da korkutan şey ise okuldan eve döndüğü köy yolunda yaşanır bir gün. Sınıf arkadaşlarının peşine takılır; fakat çocukların yol boyunca topladıkları çakıllar üstüne yağmaya başlayınca Anna ürker, koşmaya başlar. Neyse ki imdadına annesi yetişir. Yakaladığı çocuklardan birini sarsar ve neden böyle bir şey yaptıklarını sorar. Çocuğun cevabı ise hayli ilginçtir: ''Çünkü onu seviyoruz.'' Romanın bu cümlesini okuduğumda çocukları daha iyi anlamaya başladığımı söylemeliyim. Çocuklar böyledir aklımızın almadığı tuhaf işler yaparlar hep. Anna, ertesi gün okula gidip gitmemekte tereddüt eder. ''Ya bugün de bana âşıklarsa,'' der. Lisede okuyan abisi Max ise bununla gurur duymasını söyler.

Mültecilik, İsviçre ile sınırlı kalmaz. Nazi tehlikesini yakından hissederek bir süre korkuyla yaşasalar da maceralı bir yolculuğun sonunda Fransa'ya geçerler. Ailesi bir yandan işsizliğin getirdiği ekonomik çöküntüyle mücadele ederken, diğer yandan çocuklarının eğitimlerini aksatmamaya uğraşır. Mülteciliğin son durağı ise İngiltere olacaktır.

Hitler Oyuncağımı Çaldı, otobiyografik bir roman olsa da bir tarih kitabı değil tabii ki. Nazi soykırımına uğramış hayatların, mültecilikle karşılaşmış milyonların, bombalanmış şehirlerin, yok edilmeye çalışılmış kültürlerin, yaşanan onca acının bilinen bilinmeyen pek çok hikâyesi vardır. Duymadıklarınız henüz yazılmamış olanlardır. Edebiyat da bunun için vardır. Bu hikâyeleri yeniden yeniden ve yaratabildiği için kıymetlidir. Çünkü ruhumuzun derinliklerine inen sözcükler istatistiki verilerden çok daha fazla şey anlatır.

İyi okumalar.
 
* Hitler Oyuncağımı Çaldı / Yazan: Judith Kerr / Türkçeleştiren: Berfu Durukan / Tudem Yayınları / 2013 / 240 sayfa / Roman / 10 yaş ve üzeri
 
 
Yetenekli illüstratörlerimizden Merve Atılgan ile ''çizginin ucunda''...


Merve Atılgan'ı resim yapmaya iten şey neydi?
Sanıyorum, kendimden bahsederken ilk aklıma gelen, dünyayı tekrar keşfetmeye gelmiş eski bir ruh olduğum ve şu anki yaşama amacıma uygun bir şekilde bu gezegende yol aldığım... Çocukluğumdan beri sanat ve şifacılık ailemin, dolayısıyla da benim bir parçam oldu hep. Dans, çizim, müzik... kendimi bildim bileli hayatımda diyebilirim.

Küçüklüğümden bu yana, çizmek ve boyamak doğal rutinlerim arasında. 3-4 yaşlarında çizdiğim uzaylı resimlerini annem hâlen saklıyor. 5 yaşındayken, UNICEF'in yarışmasında resimlerim yer almış ve sonrasında da Paris'e sergilenmeye gitmişti. Daha sonraları anime-mangayı keşfettim ve çizme serüvenim asıl o zaman başladı. Ardından bu serüven üniversitede çizgi film-animasyona, oradan da illüstrasyona uzanan çok boyutlu bir kariyere dönüştü.

Bağımsız çalışan bir çizer olarak gününüz nasıl geçiyor?
Belli bir çalışma rutinim yok açıkçası. Hatta hayatta belli bir rutinim yok sanıyorum, çünkü bir şeyi rutine bağlamayı sevmiyorum. İnsanı tekrara düşürüp bakış açısını daraltıyormuş gibi hissettiriyor bana. Yeni bir projeye yönelirken ona göre şekilleniyorum ve kafamda kurgulamaya başlıyorum. Eskiden daha fazla eskiz yapardım ama artık çoğu eskiz kafamda olup bitiyor. Boyama aşaması ve ufak detayları eklediğim süreç en keyif aldığım kısım genel olarak. Eğer teferruatlı bir proje yapıyorsam bütün günüm-gecem oradaki hikâye, renkler ve karakterlere dönüşüyor. Çünkü ancak çalışmanın içine girebildiğim zaman işle bütünleşebiliyor ve beni tatmin edebilecek dünyaları ortaya çıkarabiliyorum.

Teknik açıdan ise son zamanlarda ağırlıklı olarak dijital işlere yoğunlaştığımı söyleyebilirim. Akrilik, guaj ve pastel gibi geleneksel tekniklerle yaptığım soyut dokuları dijitalle birleştirmek ve kafamdakileri karışık bir teknikle görselleştirmek hoşuma gidiyor. Dokuların organik olması ve belli bir düzen yerine hepsinin spontane şekillerle sonuçlanması bana keyif veriyor.

Hayatı çizginin ucunda görmek nasıl bir duygu?
Kendimi çizgi ve renk ile ifade edebilmek ve içine özümü koyabildiğim bir ürün ortaya çıkarabilmek muazzam tatmin edici bir duygu. Herhangi bir şeyin olumlu veya olumsuz yanını görebilmek biraz da bakış açısına bağlı diye düşünüyorum. O yüzden, yaptığım işin ne hissettirdiği ile daha çok ilgileniyorum; geriye kalan tüm artı-eksi durumlar bakış açımı sınırlayıcı geliyor bana. Çünkü sınırsız düşünebilme potansiyelini ortaya çıkarabilmenin yolu gri alanlarda dolaşmaktan ve yargılamamaktan geçiyor ki bu da üreten bir kişi için çok mühim.

Merve Atılgan'ın paletinden genelde ne tür işler çıkıyor? Çizim serüveninizde sizi etkileyen özel bir isim oldu mu?
İllüstrasyon yelpazesi çok geniş bir alan. Son yıllarda ağırlıklı olarak çocuk kitapları çiziyorum fakat onun dışında animasyon, ambalaj illüstrasyonları (şarap, sabun etiketleri vb.), karakter tasarımı, sinema-konser-tiyatro afişleri ve animasyonlar için concept art çizimleri yaptığım da oluyor. Çocuk kitabı dünyasını kısıtlayıcı olmadığı müddetçe seviyorum :) Çünkü inanılmaz ilham dolu işler ortaya çıkabiliyor. Benim de dünyanın birçok yerinden topladığım ve bana ilham veren çocuk kitapları koleksiyonum var. Hepsi kendi başına bir sergi malzemesi olabilir, o kadar güzeller ki...

İlham bana çok anlık bir şekilde, garip ve beklemediğim yer ve zamanlarda gelebiliyor. Genel olarak doğa, mitoloji, okültizm ve dark fantasy dediğimiz masalsı karanlık hikâyeler ve görsellerin ilham verdiğini söyleyebilirim. Bunlar dışında, gittiğim ülkelerin doku ve kültürleri de çok kıymetli esin kaynaklarım arasında yer alıyor. Bir arkadaşımın o günkü enerjisi bile ilham olabilir bana! Belirsiz bir anda sürpriz gibi gelen ilham durumlarını seviyorum.

Tudem Yayın Grubu ile yollarınız nasıl kesişti?
Tudem'le çalışmaya sevgili Hülya Dayan'ın bana ulaşması ile başlamıştık ve gayet keyifli bir şekilde sürdürüyoruz bu kolektif üretim hâlimizi. En keyifle çalıştığım kitap, benim de ruhuma çok uyan Sonsuzluk Kütüphanesi oldu. Müthiş sevdiğim bir hikâyeydi, çok büyük bir zevkle resimlemiştim. Şimdilerde de tatlı bir hikâyeye kapak yapacağız. Neler çıkacak, ben de merak içindeyim :)
 
 
Çevirmeni Suzan Geridönmez'in gözünden Yolcu


Edebiyatı seviyorum. Kitapların araladığı kapıdan girip yabancı dünyalarda kaybolmak ya da tersine kendinizi evde hissetmek çoğunlukla çok güzel. Ama bazen de girdiğiniz gibi çıkmak istersiniz. Okur böyle bir durumda kitabı kapatır, bir kenara koyar. Peki ya çevirmen? İşte o, saatler, haftalar hatta sıkça aylar boyu elindeki metinle ''boğuşmak'' zorundadır.

Ben dans etmeyi tercih edenlerdenim. Uluslararası bir çeviri atölyesinde karşılaşmıştım bu benzetmeyle: Çevirmen, metne zincirlerle bağlı olmasına karşın onun ritmini, melodisini ve atmosferini yakalayan, dahası yansıtan bir dans tutturmalıdır.

Zincirlenmiş hâlde dans etmek mi?! Bu bana ancak çevireceğim metinle güçlü bağlar kurabilirsem olanaklı görünüyor. Bu yüzden genellikle çevireceğim kitapları, sevdiğim yazarlar arasından kendim seçerim. Ama Delidolu Yayınları bana Yolcu romanının çevirisini teklif ettiğinde, yazarı Ulrich Alexander Boschwitz'in adını daha önce hiç duymamış olmama rağmen bir istisna yapıp kabul ettim. İyi ki...

Birçok açıdan çok farklı bir kitapla karşı karşıyaydım. Edebî bir metin olarak değerlendirildiğinde güçlü bir romandı. Aynı zamanda belgesel niteliği taşıyordu. Almanya'da 1934'de iktidara gelen NSPD'nin, ayrımcı politikalarının ve nefret söylemlerinin başka bir boyuta taşınacağının ilanı olarak da okunabilecek ''Kristal Gece'' olarak bilinen Kasım 1938'deki kıyımdan hemen sonra, birkaç hafta içerisinde kaleme alınmıştı. Yazarı o tarihte henüz 23 yaşındaydı ve sadece 4 yıl sonra onu bindiği gemide yakalayıp tüm mürettebat ve yazdığı son romanla birlikte suya gömecek olan Nazi rejiminden kaçıyordu. Kitap, Hitler Almanya'sını konu edinen birçok eserden farklı olarak araya zaman ve mesafe konularak yazılmamıştı. Aksine, olaylar neredeyse eşzamanlı kayıt altına alınmış, o günlerin atmosferi tüm sıcaklığıyla, bizzat o atmosferi soluyan, hem tanığı hem kurbanı olan, henüz edebiyat kariyerinin başındaki bir yazar tarafından romanlaştırılmıştı.

Atmosferin sıcaklığı demişken... ''Kaynayan kurbağa sendromu''nun toplumsal düzlemde ve bireysel bazda nasıl vuku bulduğunu daha çarpıcı hissettiren başka bir eser hatırlamıyorum. Kazanın altını yakıp suyun ısınmasını ellerini ovuşturarak seyredenler ne kadar hesaplı adımlar atıyorsa, kurbanların büyük bölümü de o kadar irrasyonel tepkiler veriyor. Daha dün saygın bir küçük burjuva hayatı sürüyorken itibarını, evini, işini kaybeden romanın baş figürü Yahudi tüccar Otto Silbermann, Nazi rejiminin hedef aldığı herkesle birlikte onun da varlığını tehdit eden örgütlü kötülüğü ''kafası almadığı'' için gerçeği kabullenmektense insanlık onuruna tutunup Almanya demir yollarında umudu, direnci ve aklı öğütülen bir ''Yolcu''ya dönüşüyor.

Böyle bir metnin, çevirmeni dansa davet ettiği söylenemez. Hele de pencereden bakıp paralellikler kurarken kendini hızlı trene binmiş bir kurbağa gibi hissediyorsa. İyi ki ''dans'' sadece bir benzetme, çeviriyse hayata dokunabileceğiniz bir iş. Yolcu romanını çevirirken tarihsel öneminin yanı sıra güncel bir sorumluluk üstlendiğimi de hissettim. Bu kitap Almanya'da, 80 yıl sonra tekrar keşfedilip ilk defa kaleme alındığı dilde, Almanca yayımlanmasının üzerinden sadece 1 yıl geçmişken Türkçeleştirildi. Tam da zamanında! Tam da ''Yok artık...'', ''Bu kadarı da olmaz...'', ''Daha neler...'', ''Sözün bittiği yer...'' söylemlerinin giderek kurbağa vıraklamasına benzediği bir dönemde!  


* Yolcu / Yazan: Ulrich Alexander Boschwitz / Türkçeleştiren: Suzan Geridönmez / Delidolu Yayınları / 2019 / 288 sayfa / Roman / Yetişkin
 
 

Taşradan Öyküler
Yazan ve Resimleyen: Shaun Tan

Taşra yaşamından evrensel manzaralar...

Shaun Tan'in Taşradan Öyküler'i çocuksu bir merak ve insana ilişkin samimiyetle dolup taşıyor!

Video için
tıklayın
 
 

Kurmacanın Eleştirisi,
Eleştirinin Kurmacası


Aynur Kulak, Ricardo Piglia'nın Kurmaca ve Eleştiri'sini Litera Edebiyat'ta değerlendirdi.

Deva mısın, bela mısın? Bir karar ver, yeter artık

Emre ErbaturTilki 8
'i, BirGün Kitap için yazdı.

• Çevirmeni Berna Akkıyal, Editör Ne İş Yapar'ı Cumhuriyet Kitap'ta değerlendirdi: ''Kitabın yolculuğunda kitabın rolü''

• Fırat Güllü,
 Adı Olmayan AdamAgos'tan Ferda Balancar'a anlattı: ''İki kez sürülmüş bir karakterin romanı'' 

• Ali Bulunmaz, Çıplakları Giydir'i Gazete Duvar'a yazdı: ''Yeni dünyanın eşiğindeki kadınlar ve erkekler''

• Aslı Selçuk, babası Turhan Selçuk'u ve Desen Yayınları'nın okurlarla buluşturduğu üç kitaplık Turhan Selçuk Seçkisi'ni ajandakolik.com'dan Nilüfer Türkoğlu'na anlattı: ''Babamdan karikatürlerini anladım diye aferin alırdım''

• Fırat Güllü, Adı Olmayan Adam Ajandakolik'ten Nilüfer Türkoğlu'na anlattı: ''Bu topraklarda yabancı olarak görülmüş insanların romanı''

• Ceyhan Usanmaz, Lilliputlar: Devcücekentler'i İyi Kitap'ta değerlendirdi: ''Etrafımıza farklı bir gözle bakmak için
''

Karin Karakaşlı, Tuhaflıklar Ailesi Yollarda'yı İyi Kitap'a yazdı: ''Sevgiyi göstermenin tuhaf yolları''

• Dilek Yardımcı, yazın serüvenini ve yeni kitabı Zıpır 2: Gizli Görev'i ikicaybiriacik.com'dan Ebru Altın Çapçı'ya anlattı: ''Çocuk edebiyatı, okuyan bir ülke olmanın temelini oluşturuyor''

• Özlem Toprak, Sıkıldım, İki Hafta Yokum'u İyi Kitap'ta değerlendirdi: ''Gönlüne göre bir dünya bulmak''
 
 
 
İletişim Departmanı Asistanımız Selcan Aşçı sizin için seçti:

SARI DUVAR KÂĞIDI
Charlotte Perkins Gilman


Kendinizi sıkılmış, bunalmış hissettiğiniz zamanlar oldu mu hiç? Sevdiklerinizin veya doktorunuzun tavsiyelerinin işe yaramadığı dönemler...

Bazen kendimizi kötü hissederiz. Canımız hiçbir şey yapmak istemez. Böyle durumlarda ya en sevdiklerimize sığınır ya da çareyi doktora gitmekte ararız. Onlar da yeter ki biz daha iyi olalım diye ellerinden geleni yaparlar şüphesiz. Peki, ya tüm bu çabalar bizi daha da kötü hissettirirse? İşte Sarı Duvar Kâğıdı tam da bunu anlatıyor okurlarına.

Kitabın ana karakteri, yeni doğum yapmış ve hemen akabinde sinirsel buhranlar yaşamaya başlamış bir kadındır. Zor günler geçiren kadın, hekim olan eşinin tavsiyesi üzerine üç aylığına kiraladıkları yazlık evlerinde inzivaya çekilir. Bu evde bol bol dinlenmeli, onu daha da üzecek şeyleri düşünmekten kaçınmalı ve en önemlisi, hiç yazmamalıdır. Bunları yapmazsa belki daha iyi olacaktır. Peki yazmaya tutkun bir kadın, eline hiç kalem almadan, içine çekildiği bu girdaptan nasıl kurtulacaktır?

Evden çıkamadığımız bugünlerde Sarı Duvar Kâğıdı'nı okumak bana çok iyi geldi doğrusu. Otobiyografik unsurlar taşıyan bu hikâyenin yazarı Charlotte Perkins Gilman'ın da bir açıklamasında ifade ettiği gibi; ''Bu öykü insanları delirtsin diye değil, delirmekten kurtarsın diye yazıldı ve işe yaradı da.'' Ki ben de yazarın dediklerine sonuna kadar katılıyorum.

Sarı Duvar Kâğıdı'nı okuyan herkesin deliliğe karşı farklı bir bakış açısı geliştireceğine eminim. Ve umuyorum ki bu kitap, bana iyi geldiği gibi okuyan herkese de iyi gelecek.

Keyifli okumalar! 

Sarı Duvar Kâğıdı / Yazan: Charlotte Perkins Gilman / Resimleyen: Maria Brzozowska / Türkçeleştiren: Başak Çaka / Delidolu Yayınları / 2018 / 112 sayfa / Resimli Kitap, Öykü / Yetişkin
Sosyal medya aracılığıyla okurlarımızdan gelen yüzlerce paylaşım arasından birini seçtik. @muzosist'un bu güzel fotoğrafı ve değerlendirmesi için teşekkür ediyoruz. 

Bir sonraki bültenimizde hangi takipçimiz yer alacak, biz de merakla bekliyoruz.  
 
 
Eğer;
Çocukluğumdan bu yana çoğalarak yürümüşse yanımda arkadaş kitaplarım,
Kitap kahramanlarıyla özdeşlikler kurarak coşkulu serüvenlere yelken açmışsam,
Okuduklarımı yeniden özgünce üretebilmişsem,
Kurgu oyunlarıyla imgelemimde özgün dünyalar ve kahramanlar yaratma isteği içinde yanıp tutuşmuşsam,
Dünyayı, evreni ve insanı keşfetme isteği içindeysem ya da başkalarında böyle bir istek yaratabileceğime inanmışsam,
Yaşadığım ongunlukları başkalarıyla da paylaşma isteği içinde kıvranmışsam,
Bir dürtü içimde durmadan, ''Yaz bunları!'' dediğinde,
Yazmasaydım olmazdı.

 
Erol Büyükmeriç                                                                     
 
 
 
NİSAN ayında yayımlanan yeni kitaplarımızı
incelemek için tıklayın.
 
NİSAN ayında tekrar baskısı yapılan kitaplarımızı incelemek için tıklayın.
 
 
Sizi Adı Olmayan Adam üzerine yazmaya iten şey neydi? Kitabınızın oluşum sürecinden kısaca bahsedebilir misiniz?
 
2018 yılı Mayıs ayında Boğaziçi Üniversitesi'nde sevgili Sevan Değirmenciyan ile oyun yazarı Arman Vartanyan üzerine bir seminer verdik. Romanın yazılmasına vesile olacak araştırmalar, başlangıçta o seminere hazırlık amacıyla yapılmıştı. Araştırmamız sırasında Vartanyan'ın çok sayıda Ermenice oyun yazmasına ve bunlardan üçü Türkçeye çevrilmiş olmasına rağmen Türkiyeli toplum tarafından görmezden gelinmesi bize çok çarpıcı geldi. Sanırım bu durum bir yazar olarak imgelemimi ateşledi ve ortaya bu roman çıktı. Aynı dönemde seçkin isimlerden oluşan bir jüri tarafından Tudem Edebiyat Ödülleri'nin verileceğini öğrenince eserimi bu yarışmaya göndermeye karar verdim. Değerli jüri üyelerinin benim kim olduğumu bilmeden sadece metni değerlendireceklerini bilmek ek bir motivasyon sağlamıştı bana. Mayıs ayından yarışmaya son katılımın gerçekleşeceği Kasım ayına kadar yaklaşık altı ayda kaleme alındı bu roman. Sonrasında editörüm Hilâl Aydın La Spisa ile üzerinde iki yıl daha çalıştık. Temel tema korunmakla birlikte bu süreçte romanın yeniden yazıldığını söylemek abartılı olmaz. Umarım nihai hâli okurlar tarafından da beğenilir.
 
Romanınız, edebiyat-tarih-tiyatro üçgeninde ilerleyen çok katmanlı bir anlatı sunuyor. Yazım sürecinde nasıl bir ön hazırlık yaptınız, hangi kaynaklardan yararlandınız?
 
Bahsettiğim seminerde ben Vartanyan'ın Türkçeye çevrilen oyunları, özellikle de Oyun adlı eseri üzerine konuştum. Sevan ise Vartanyan'ın ikinci eşi Zarine Hanım'ın kaleme aldığı biyografiden ve yazar tarafından çeşitli Ermenice gazete ve dergilere verilmiş demeçlerden yararlandı. Bunun dışında geride kalmış çok fazla bir şey yok. Vartanyan anlaşılması kolay olmayan, zor bir Ermenice kullanan ve eserleri hakkında çok konuşmayan ketum yazarlardan birisiydi. Okurların ya da oyunlarını sahnelemek isteyen uygulamacıların belli bir araştırma yapmadan, açımlamak için çaba sarf etmeden onun metinlerini anlamaları çok da kolay değildir. Sansar, Oyun ve Onda Dokuz adıyla Türkçeleşen eserlerinin çevirileri oldukça başarılı olmasına rağmen yukarıda yaptığım değerlendirmeler bu metinler için de geçerlidir. Seminerim için hazırlanırken bu çok katmanlı, kendini kolay ele vermeyen metinlerle uğraşmak oldukça zenginleştirici bir deneyim oldu benim için. Romanı yazarken yer yer bu metinlerin benim imgelemimde yarattığı güçlü metaforları çalışmama dâhil etmek için epey çaba sarf ettiğimi söyleyebilirim.
 
Uzun yıllar tiyatro sanatının hemen her alanında emek vermişsiniz. Sizi oyun yazarı Arman Vartanyan'ın hayatı hakkında düşünmeye ve yazmaya iten şey kişisel merak mı, yoksa bir sanatçının yaşadıklarını, yüzleşmek zorunda kaldıklarını aktarma arzusu mu oldu?
 
Vartanyan kendisini Ibsen'le başlayan ve Pinter'a ulaşan Batı oyun yazarlığı geleneğinin içinde değerlendirmekteydi. Ben buna bir ek yapıp onu aynı zamanda 60'lı ve 70'li yıllarda oldukça üretken olan Türkiye oyun yazarlığı geleneğinin bir parçası olarak da gördüğümü ve önemsediğimi belirtmek isterim. Tüm oyunlarının Türkçeye çevrilmesi mümkün olsa bence bu tez çok daha belirgin bir anlam kazanacaktır. Ancak ne yazık ki Türkiyeli yazarlar ve tiyatrocular onun eserlerine fazla ilgi göstermediler. Ermeniceye yaptığı önemli katkılar da görmezden gelindi ve Türkiyeli Ermeni toplumu da onun eserleriyle pek ilgilenmedi. Oyunları sahnelenmedi, okunmadı ve üzerine pek yazan çizen de olmadı. Burada Ermeni toplumu dışından olup Vartanyan üzerine yazan nadir isimlerden birisi olan, yakın zamanda kaybettiğimiz şair Demir Özlü'yü ayrı tutmak isterim. Her iki yazarın ''sakıncalı piyade''likle geçmiş ortak askerlik yıllarından beri devam eden bir dostlukları vardı. Demir Özlü 18 Ocak 1992 tarihinde Cumhuriyet Kitap'ta, Arman Vartanyan'ın Oyun adlı eseri üzerine ''Cehennem Başkalarıdır'' başlıklı bir eleştiri kaleme almıştı. Araştırmamız sırasında ulaştığımız ve önem verdiğimiz değerlendirmelerden birisi de buydu. Ama onun dışında dikkate değer bir eleştiri yazısına rastlayamadık. Bu görmezden gelme tavrına duyduğum tepki de bilinçdışımda beni böyle bir metni kaleme almaya yönelten itkilerden birisi olmuş olabilir.
 
Bu kitabı insanlar neden okumalı? Adı Olmayan Adam okurlarına ne vadediyor?
 
Romanımı farklı dinlere inanan ya da inanmayan, farklı dilleri aynı anda anadili kabul eden, kendi kültürlerini başka kültürlerle etkileşim içerisinde yaşayan ama çeşitli nedenlerle suskunluğa itilmiş, toplumun kültür hayatından sürgün edilmiş Türkiyeli bir topluluğun, diğer bir deyişle ''adı olmayan insanlar''ın bu ülkede var olma çabalarını, siyasi açmazlarını, ruh hâllerini ve dayatmacı tutumlara karşı geliştirdikleri var olma biçimlerini ortaya koymak amacıyla kaleme aldım. Farklı okuma deneyimlerine kapı açmasını ve çeşitlilik içerek bir okur grubuna hitap etmesini bekliyorum. Ve kitabımı, sık sık ''sen buralı değilsin'' denmesine rağmen ''buralı olmaktan'' asla vazgeçmeyen ve sürekli yeni yollar, yeni yöntemler bularak mücadeleyi sürdüren dirayetli insanlara adıyorum.
Evde kalan herkesin bir Akıl Fikir Kitabı olmalı...

Aygül Bahar Yılmaz'ın yazıp Güneş Bloedorn'un resimlediği Akıl Fikir Kitabım, çocukların yaratıcılığını geliştirip onları sürekli yeni şeyler üretmeye teşvik eden, etkileşimli bir başvuru kaynağı. Her sayfası ayrı bir keşif ve farklı bir deneyim sunan bu etkinlik kitabı, merak duygusunu tetikleyici yönergeleriyle 8 yaş ve üzeri okurlarının hayal güçlerini zenginleştiriyor, bakış açılarını çeşitlendiriyor. Özgün içeriğiyle fark yaratan Akıl Fikir Kitabım, bilimden sanata, tarihten teknolojiye onlarca farklı konu üzerine düşünmeye, araştırmaya, tasarlamaya, yazmaya, çizmeye ve hatta karalamaya davet ediyor.

Evde zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız!

Sokağa çıkıp oyun oynamak bir süreliğine mümkün olmasa da, onları dünyanın dört bir yanına götürecek, hatta Mars'a ışınlanmalarını sağlayacak deli dolu hayalleri var çocukların. Tabii bir de, onlara rehberlik edecek yeni dostları: Akıl Fikir Kitabım!

Zamanı durdurabilseydin ilk olarak ne yapardın? İnsanların konuşamadığı ve her şeyi beden diliyle anlatmaya çalıştıkları bir ortamda mutlu olduğunu hangi hareketlerle ifade edersin? Bir mucize oldu ve bir resmin içinde yaşamaya başladın; resmin içindeyken neler hissedersin? Peki, gelecek yılki kendine bir mektup yazmanı istesek, hayallerine ve amaçlarına ulaşmak için ne tavsiye edersin?

Yaratıcı düşünme etkinlikleriyle dolup taşan Akıl Fikir Kitabım, müzik aleti icat etmekten uzayda araştırma gezisi yapmaya uzanan seçkisiyle çocukların ilgi alanlarına seslenen zengin bir içerik sunuyor. Şimdilik yalnızca evde, ama insanlık Covid 19'u yenmeyi başardıktan sonra okulda, parkta, otobüste, plajda, kısacası her yerde ve her çantada yer edinecek bu eğlenceli kitap, hayal gücünün sınırlarını zorlamaya çağırıyor. 

O hâlde, hazır evdeyken bol bol tasarla, yaz, çiz, karala!
Can sıkıntısına deva olan Akıl Fikir Kitabım'la hayatı ıskalama...
''Eyvah, kütüphanede bir aslan var!'' diyeli tam 15 yıl olmuş! 

Kitaplıklarımızın en nadide köşesinden bize tatlı tatlı kükreyen Kütüphanedeki Aslan'ın okurla buluşmasının üzerinden tam on beş yıl geçmiş.  

Michelle Knudsen ile Kevin Hawkes'ın ortak imzasını taşıyan Kütüphanedeki Aslan insana okuma sevgisi aşılayan mucizevi kitaplardan!

Kütüphane kurallarına ve kitap okuma alışkanlıklarına yeni bir yorum getiren bu sihirli öykü sayesinde çocuklar okuyor, sözcüklerin yüzü gülüyor...

Her yaştan kitapseveri gizli gizli kükretmeyi başaran bu duygu dolu öyküyle tanışmayan çocuk kalmasın diyor ve herkesi Kütüphanedeki Aslan'la buluşmaya davet ediyoruz.  
Delidolu yazarları İTEF 2021 Festivali'nde!

Delidolu okurlarının Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok adlı eseriyle ilk kez Türkçe okuma fırsatı buldukları, Necib Mahfuz Kitap Ödüllü yazar Halid Halife ile Canavarın Çağrısı romanıyla dünya çapında ün kazanan, iki Carnegie Madalyalı yazar Patrick Ness, İTEF 2021'e konuk oluyor!
 
1-5 Haziran tarihleri arasında, ''Bulutların Üstünde Edebiyat'' temasıyla çevrimiçi platformlarda düzenlenecek 13. İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali'nin programı çok yakında açıklanıyor. Halife ve Ness'in Türkiye'deki yayıncısı olarak bize ulaşan haberlere göre, her iki yazar da 2021 festivalinin önemli konukları arasında yer alıyor.

Bir yanda Arapça edebiyatın parlayan yıldızı diğer yanda Batı edebiyatının ezber bozan kalemlerinden biri... Kaçırılmaması gereken iki söyleşi! 

Program ayrıntıları için Delidolu'nun sosyal medya hesaplarını takipte kalın.
Ayşegül Utku Günaydın'la ''Sanat, Zanaat ve Ticaret Üçgeninde Kitap Editörlüğü'' üzerine…

Delidolu ve Desen Yayınları Yayın Yönetmeni Ayşegül Utku Günaydın, Samsun Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından düzenlenen ''Metnin Uğrakları: Yayıncılık ve Çeviri'' başlıklı sempozyumda konuşmacı olarak yer alacak.
 
Günaydın, 26 Mayıs Çarşamba günü, 16.00-18.00 saatleri arasında, sempozyumun Kaan Kurt moderatörlüğünde gerçekleşecek ilk oturumunda ''Sanat, Zanaat ve Ticaret Üçgeninde Kitap Editörlüğü'' üzerine konuşacak.
 
Katılımın ücretsiz ve ön kayıtın gerekmediği program, YouTube üzerinden canlı izlenebilecek.
 
Samsun Edebiyat YouTube kanalı için tıklayın.   
13 Mayıs Dil Bayramı Kutlu Olsun!  

Kırk yıl önce şöyle seslenmişim:
Kanatılmış bir çocukluk yeter mi
yurt olmaya? Bir eski fotoğraf, İzmir hatırası,
vesikalık, o da polis kayıtlarında. Sonra konuştum,
ağladı fotoğraftaki çocuk, nasırlı ellerini yüzüne kapatarak.
Sözü yurt edindim.

 
Evet, yurdum dediğim dil, beni bağrına bastı. Onun çocuğu oldum. Anne dedim ona, baba dedim, sevgilim, çocuğum.
Dil, beni sana taşıdı.
Anadilim ekmeğimdir, suyumdur; yüreğimdeki kimliktir. Dilim her şeyin yerini tutar, hiçbir şey dilimin yerini tutamaz.
Ateş diyorsam, yüreğimde bir sıcaklık algılarım, yağmur diyorsam, serin bir ürperti, sevgilim diyorsam, doğacak olanın çığlığı!
 
Anne demeseydim annem olur muydu? Baba demeseydim babam olur muydu, yaşamak demeseydim... Her şey ben söyleyince oldu! Anadilim olmasaydı, ne kadar az şey yaratılmış olacaktı!
 
Uzun lafın kısası; dil, yurdumuzdur.
Dil, seni seviyorum deyişimizdir.
Bizim kim olduğumuzu belirleyen şey cüzdanlarımızdaki kimlikler değil, dilimizdir.
Sözgelimi, dilimizi sevmiyoruz, onu kargışlamak istiyoruz. Nasıl becereceğiz bunu dilimiz olmadan!
Dil, anne kucağıdır.
 
Atatürk, 9 Ağustos 1928 günü yeni harfleri Gülhane'de tanıttı. Sonraki günlerde de çeşitli illerde yeni alfabeyi halka götürdü, anlattı.
Yine 1928 yılında TBMM'de bir komisyon kuruldu. Yeni alfabenin hayata geçirilme süreci olarak ''15 yıl'' diyen komisyona Atatürk, şöyle dedi: ''Bu ya üç ayda olur, ya da hiç olmaz!''
Nitekim aynı yıl Arap harfleri yerine Latin alfabesinden alınmış yeni Türk harfleri kullanılmaya başlandı. Temmuz 1932'de ise Türk Dil Kurumu kuruldu.
 
''Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin.''
''Türk dili zengin, geniş bir dildir. Her kavramı ifade kabiliyeti vardır. Yalnız onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde çalışmak lazımdır.''
''Güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim ahenkli, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir.''


Selam olsun bunları söyleyen Mustafa Kemal Atatürk'e!
 
Selam olsun genç Türkiye ve dilimiz için çalışan, çalışan, çalışan Atatürk ve arkadaşlarına.
 
Selam olsun Karamanoğlu Mehmed Bey'e!
 
Dil bayramımız kutlu olsun!

Habib Bektaş
Gençliğin nabzını tutan kitaplar...

Gençler ümitle yaşar, ama en çok da mutluluğun peşinde koşar.
Ayağı her takıldığında, canı çok sıkıldığında ya da hayalleri başına yıkıldığında sorunu hep bir yerlerde arar.
İşte o yer, yani sığınılacak güvenli liman, pek tabii ki kitaplar!
İlkgençlik heyecanlarını, gençlik çıkmazlarını belki de en iyi kitaplar kurcalar.
Kuşkusuz bu gerçeğin ardında yatan sır, ilgili kitapları yazanların zihninde yatar.
Ne de olsa onlar da bir zamanlar genç oldular...
 
Hayatın gerçeklerini parmak uçlarında arayanlar, hayallerine sahip çıkmak için sözleşmeye imza atanlar, bir avuç mutluluk uğruna her şeyi göze alanlar, kafası soru bulutlarıyla dolup taşanlar, zorbalığa kafa tutanlar, ailesiyle ya da kardeşleriyle nasıl başa çıkabileceğini bulamayanlar, kendini gerçekleştirme yolunda kaybolanlar, her şeye rağmen vur patlasın çal oynasın diye coşanlar... Sözcüklerin sihri ve edebiyatın birleştirici gücüyle gençlik ateşini sağlam temellerle geleceğe taşımak ve düşünen, üreten, başarılı gençleri yarına hazırlamak için kitaplar hep yanı başınızda!
 
Gençlik Haftası ve 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı için özel olarak hazırladığımız gençlik temalı kitap seçkimiz, gençliğin nabzının hangi kitaplarda attığını görebilmeniz için harika bir fırsat sunuyor. O hâlde şimdi keşif zamanı...

Kitapları incelemek için tıklayın
İzmir'i nasıl bilirdiniz?

İzmir'in çokkültürlü atmosferinde, farklı yaşantıların, acıların, mutlulukların, hayallerin ve umutların iç içe geçtiği, çarpıcı hikâyelerimiz var.
 
''Smyrna'nın bütün sokakları denize götürürdü insanı; denize paralel uzanan sokaklarda bile, adım başı sokağı dik kesen yan sokaklar, daracık geçitler insanı yolunu değiştirmeye davet eder, burnuna iyot kokusunu, kulağına suyun hafif çalkantısını üflerdi.''
 
Levanten yazar Loren Edizel, İzmir Hayaletleri'nde, Birinci Dünya Savaşı'ndan Kurtuluş Savaşı'na uzanan, pek çok karakterin ve farklı tarihî olayın iç içe geçtiği; kent tarihi, komşuluk, kültürel miras gibi sosyal temalardan esinlenilerek yoğrulmuş girift bir anlatıya imza atıyor.  
 
''Benim için Karataş, önce tramvayları sonra troleybüsleri, sakız biçimi cumbalı evleri ve o evlerin arasından denize uzanan dar ve küçük sokakların bitiminde denizden çıkardığımız midyeleri arkadaşlarımla teneke üstünde pişirip yediğimiz unutulmayacak bir rüya!''

Kültür insanı Tekin Özertem'in yazdığı Geride Kalan, 50'li, 60'lı ve 70'li yılların İzmir'ine odaklanıyor, bilhassa da kentin sanatsal üretkenliğine ve kozmopolit toplum yaşantısına tanıklık ettirerek İzmir'i çok daha yakından tanımamızı sağlıyor.
 
''Hepimiz siyah-beyaz bir fotoğrafın içindeydik ve ellerimiz arkadan kenetlenmişti.''

Orhan Berent'in, ismini Altay'ın efsane futbolcuları Clarke kardeşlerden alan romanı Clarke'ın Doru Tayları, Alsancak Garı'ndan Şirinyer Hipodromu'na ve at yarışlarına uzanan dinamik arka fonunun önünde, dokunaklı bir aşk hikâyesi anlatıyor.

İzmir'i yaşayan ve yaşatan Delidolu kitaplarını keşfetmek için
tıklayın
Mayıs ayı boyunca kutulu setlerde %50 indirim!

Kitleleri peşinden sürükleyen seri kitaplarımız özel kutularında okurlarını bekliyor!


Defalarca okumanıza rağmen her seferinde ayrı keyif aldığınız ''Süper Gazeteciler'' serisinin ikinci cildini nereye kaldırdığınızı hatırlamıyor musunuz? Peki ya kimselere ödünç vermeye kıyamadığınız ''Kapiland'' kitaplarını uzun yıllar muhafaza edebilmek için ne yapmalısınız? Artık bu gibi kaygılara geçit yok. Tudem'in çoksatan serileri, indirimli fiyat avantajı ve özel saklama kutularıyla set hâlinde satışa sunuluyor.
 
Koleksiyon değeri taşıyan kutulu setlerimiz; hayranlıkla okuduğu serilere kütüphanesinde bir bütün olarak yer vermek isteyen kitapkurtları, klasikleşmiş serileri keşfetmek isteyen yeni okurlar ve kitap hediye etmekten hoşlanan edebiyatseverler için kaçırılmayacak bir fırsat!

Kutulu setlerimizi keşfetmek için 
tıklayın
''SEN de OKU'' serisinde büyük indirim!

Mayıs ayı boyunca ''SEN de OKU'' serisinin tüm kitapları yüzde 40 indirimde! Üstelik 50 TL ve üzeri alışverişlerinizde ücretsiz kargo fırsatıyla
 
Tudem'in, okumaya isteksiz ve okuma güçlüğü çeken çocuklar için özel olarak hazırladığı ''SEN de OKU'' koleksiyonu, kitapları eğlenceli kılan bir okuma deneyimi vadediyor. Koleksiyon, kitaplara mesafeli duran çocukların rahat okuyabilecekleri metinsel ve fiziksel özelliklere sahip, ilgilerini çekecek güncel konulara ve temalara değinen resimli kitaplardan oluşuyor.
 
Seriyi keşfetmek için tıklayın.
''Diskdünya''yı keşfetme zamanı!

Mayıs ayı boyunca ''Diskdünya'' serisinin tüm kitapları yüzde 40 indirimde! Üstelik 50 TL ve üzeri alışverişlerinizde ücretsiz kargo fırsatıyla
 
İngiliz yazar Sör Terry Pratchett'ın kültleşmiş ''Diskdünya'' serisi, hayal gücünün sınırlarını zorlayan kurgusunun yanı sıra kuantum fiziğinden sanayi devrimine, popüler kültür klişelerinden edebiyat ve sinema klasiklerine uzanan sayısız konuya saygı duruşunda bulunarak gerçek dünyadaki pek çok ''gerçekliği'' hicveden bir edebiyat harikası.

Seriyi keşfetmek için tıklayın.
BilgiKüpü'nde kaçırılmayacak kampanya!

Mayıs ayı boyunca BilgiKüpü'nün tüm kitapları yüzde 40 indirimde! Üstelik 50 TL ve üzeri alışverişlerinizde ücretsiz kargo fırsatıyla
 
Güncel içerikleri, yeni nesil soruları, kullanıcı dostu tasarımları ve uygun fiyatlarıyla dikkat çeken BilgiKüpü kitap ve setleri, hem okulda hem de merkezî sınavlara hazırlıkta öğrencilerin en büyük yardımcısı oluyor.

Kitapları keşfetmek için
tıklayın.
Ve şimdi de Getir'deyiz!

Tudem Yayın Grubu kitapları bundan böyle dakikalar içinde kapınızda! Üstelik 'Getir bi mutluluk' farkıyla...

Getir Perakende Lojistik A.Ş. ile yaptığımız anlaşma sonucunda, çoksatan kitaplarımız GetirBüyük'ün (Ev & Yaşam Kategorisi) ürün yelpazesine eklendi. 

Çizgili Pijamalı Çocuk'tan
Çöplük'e, kitleleri peşinden sürükleyen kitaplarımız Getir'in hizmet verdiği tüm illerde, bir tık kadar uzağınızda!

Not: Tam kapanma tedbirleri ve diğer kısıtlamalar sebebiyle hizmet saatleri değişiklik gösterebilir.

Detaylı bilgi için Getir uygulamasını ziyaret edebilirsiniz. 
Tudem kitapları Boyner'de!

Bundan böyle Tudem Yayın Grubu'nun sevilen kitaplarına, Boyner'in internet mağazası (www.boyner.com.tr) ile Boyner'in mobil alışveriş uygulaması üzerinden kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Süper Gazeteciler'den Yalınayak Gen'e; Tudem, Delidolu, Desen ve Uçanbalık markalı (şimdilik!) 115 kitabımızla, artık bir tık kadar uzağınızdayız!

#EvdeKalKitapsızKalma diyor ve tüm okurlarımızı hızlı ve güvenilir alışverişin adresi Boyner'e bekliyoruz...

Kitapları incelemek için tıklayın.
270 e-kitabımızla Google Play Books ve Storytel'deyiz!

Pandemi süreciyle birlikte iyiden iyiye uyum sağladığımız dijital dönüşüm, okuma kültürümüzü ve alışkanlıklarımızı da zenginleştirdi, çeşitlendirdi. Her ne kadar basılı kitap aidiyeti kolay kolay değişmeyecek gibi görünse de; son aylarda yaşadığımız olağanüstü gerçeklik, yayıncılık sektörünü farklı arayışlara, yeni kanallara yönlendirdi. Evlerimizde her zamankinden bolca vakit geçirdiğimiz bugünler belki de uzun süredir uyum sağlamak için direttiğimiz e-kitaplara yakınlaşmak için kaçırılmayacak bir fırsat.

Son beş yıldır e-kitap üretimini hızlandıran ve değişik platformlar üzerinden e-kitap satışı yapan Tudem Yayın Grubu, okur kitlesini genişletip dünyanın dört bir yanındaki okurlara ''anlık'' ulaşım sağlayabilmek adına Storytel ve Google Play Books'la işbirliği yaptı. 

Çizgili Pijamalı Çocuk'tan Çöplük'e, Süper Gazeteciler'den Sonsuzluk Kütüphanesi'ne Tudem Edebiyat ve Delidolu markalı 270 e-kitabımız şimdi de Google Play Books'un ve Storytel'in e-kitap koleksiyonunda!

Tudem Edebiyat'tan 210, Delidolu'dan ise 60 kitabın hâlihazırda satışta olduğu e-kitap seçkimiz yepyeni eserlerle büyümeyi sürdürecek.
 
''İyi kitap''ların tadını benzersiz bir dijital okuma deneyimiyle buluşturmak için herkesi e-kitap arşivimizi keşfetmeye çağırıyoruz.
 
Storytel'in koleksiyonunda yer alan e-kitaplarımız için tıklayın.

Google Play Books koleksiyonunda yer alan e-kitaplarımıza ise, 
Google Play Books sitesindeki arama çubuğuna e-kitap adını yazarak ulaşabilirsiniz.  
Yazarlarımız, çevrimiçi okul etkinliklerinde okurlarıyla buluşmaya devam ediyor.

Pandemi, her alanda olduğu gibi okulların yazar etkinliği anlayışında da önemli değişikliklere vesile oldu. Uzaktan eğitim döneminde hayata geçirilmeye başlanan çevrimiçi programlar, alışılagelmiş okul etkinliklerine deyim yerindeyse çağ atlattı. Yazarlar ve etkinlik yöneticileri tek bir oturum ve kısa zamanda yüzlerce çocuğa aynı anda seslenebilme olanağı buldu. 

Değişen düzene ve beklentilere hızla ayak uyduran Tudem Yayın Grubu, 2020-2021 Eğitim ve Öğretim Yılı'nın başlangıcından bu yana, yazarları ve çizerleri ile birlikte Türkiye'nin farklı il ve ilçelerinde hatta köylerinde çevrimiçi etkinlikler düzenlemeyi sürdürüyor. 

Çevrimiçi etkinlikler hakkında ayrıntılı bilgi ve başvuru için bizimle iletişime geçebilirsiniz: [email protected]

Dopdolu içeriğiyle sektörde adından bahsettiren Tudem Yayın Grubu Etkinlik Rehberi'ni incelemek ve PDF formatında indirmek için tıklayın
Bu indirim kaçmaz!

İnternet kitabevimiz www.tudem.com'da mayıs ayı boyunca TUDEM EDEBİYAT, TUDEM BAŞVURU, DELİDOLU, DESEN, UÇANBALIK, TUDEM EĞİTİM, BLOKTEST ve UÇANBALIK EĞİTİM markalarımıza ait tüm kitaplar yüzde 30;
BİLGİKÜPÜ markamıza ait tüm kitaplar ile ''Diskdünya'' ve ''SEN de OKU'' serilerimizdeki tüm kitaplar ise yüzde 40 indirimde!

​Üstelik 50 TL ve üzeri alışverişlerinizde kargo bedava!

Bu büyük fırsatı sakın kaçırmayın, tam kapanma döneminde evde kitapsız kalmayın!

Unutmayın, #EvdeKalKitapsızKalma
Sahi, bir yazar nasıl yazar?

Obur bir keçinin kemirdiği, ''koşturuk'' bir maymunun sayfalarını aşırdığı, korsanların çalmaya çalıştığı kitap mı olurmuş demeyin; yazar Luna Tulgar Mavi'nin anlatacaklarına kulak verin!
 
Çınar ve Tuna bilgisayar oyunlarına ve polisiye dizilere meraklı iki arkadaştır. Karşı apartmana taşınan yeni komşunun gizemli sandıklarını merak ederek başladıkları dedektiflik oyunu, onun bir yazar olduğunu öğrenince hayal kırıklığına dönüşür. Ama Çınar da Tuna da bir yazara bu kadar yakın olmayı fırsata çevirerek, ''Bir yazar nasıl yazar, bir kitap nasıl ortaya çıkar?'' sorularının peşinde heyecanlı bir maceraya atılırlar...
 
Ödüllü yazar Koray Avcı Çakman bu hareketli romanında, bir kitabın okurla buluşma serüvenini gizem dolu bir hikâyeyle buluşturuyor; kâh bir saka kuşunu kâh bir kabak kemaneyi yanına katarak eğlenceli bir anlatıya imza atıyor.
Yaşasın, Su Hoşeda EnMutlu geri döndü!
 
Hanzade Servi'nin neşeli anlatımı ve Ali Benice'nin ele avuca sığmayan resimleriyle kahkahayı garantileyen Ben Kıskanç Mıyım?, çocuklara okumayı sevdirme konusunda zürafaları amuda kaldırabilecek kadar iddialı ''Su Günlükleri'' serisinin ikinci kitabı.

Sosyal medyanın içinde âdeta kaybolan günümüz çocuklarına buram buram mizah kokan bir okuma serüveni vadeden bu eğlenceli seri, Su adında bir kız çocuğu ile yakın çevresinin başından geçen gülünç (bazen de düşündürücü!) olayları konu ediniyor. 
 
Yarıyıl tatili vaktidir! Su, izci kampına gitmekten nasıl kurtulacağına bir an önce karar vermelidir. Esas soruna gelirsek: Su, biraz kıskanç olduğunu fark etmiştir. Yoksa durum o kadar da vahim değil midir? Belki de bu sorunun cevabı, hiç ummadığı birinde gizlidir... 
Savaşın içinden sürgün veren anılar...

Arapça edebiyatın önemli kalemlerinden Hoda Barakat, kendisine Necib Mahfuz Roman Ödülü kazandıran Akdeniz Sürgünü'nde, iç savaş sonrası harap olmuş Beyrut'ta, babasının kumaş dükkânının yıkıntıları arasında hayatta kalmaya çalışan, halüsinasyonlar gören yalnız bir adamın çokkatmanlı hikâyesini anlatıyor.

Kitap boyunca, hayal ile gerçekliğin birbirine karıştığı, ıssız ve distopik bir şehir manzarası içinde dolaşan karakteri ve anılarını takip ediyor; dünyaya bir de kadifenin, ipeğin yani kumaşların gözünden bakıyoruz.

Barakat bu romanıyla, Doğu Akdeniz kültürü ve felsefesine, Lübnan'ın zengin kültürel kumaşının nasıl dokunduğuna dair şiirsel bir anlatı sunuyor.
Turhan Selçuk'un çizgileriyle, Manzara-i Umumiye

Desen'in, uzun ve titiz bir çalışmanın ardından gururla takdim ettiği ''Turhan Selçuk Seçkisi'', Türkiye'de sözsüz karikatürün öncüsü olan Turhan Selçuk'un mizahını genç nesillere de tanıtmak ve büyük ustanın kendi zamanının çok ötesindeki çizgilerine farklı bir bakış imkânı sunmak amacıyla tasarlanan, üç ciltlik nadide bir koleksiyon.
 
Selçuk'un, siyah beyaz karikatürlerinin ayrıntılı bir kataloglama ve tematik düzenleme ile yayına hazırlandığı ''Turhan Selçuk Seçkisi''nin ikinci cildi olan Manzara-i Umumiye, sanatçının, geçmiş yıllarda, Türkiye'nin ve dünyanın seçkin gazete ve dergilerinde kendine yer bulan, bazıları farklı dönem ve mecralarda tekrar tekrar yayımlanarak yankı uyandırmış eşsiz karikatürlerini bir araya getiriyor. 
Herkes bir gün mülteci olabilir...

Fabien Toulmé'nin üç kitaptan oluşan ''Hakim'in Yolculuğu'' serisinin üçüncü ve son cildi, Hakim'in Makedonya'dan Fransa'ya uzanan hikâyesine odaklanıyor. 

Sanatçının gerçek kişilerden ve yaşanmış olaylardan esin alarak hazırladığı ''Hakim'in Yolculuğu'', göçmenlere yardım eli uzatanlara ve dünyanın daha insani bir yer olmasına katkıda bulunanlara ithaf edilmiş etkileyici bir grafik roman.

Toulmé'nin, uzun araştırmalar ve yıllara yayılan ikili görüşmeleri sonucu şekillenen anlatısı, okurlarını Suriye'deki savaş nedeniyle sahip olduğu her şeyi geride bırakıp yeni ve daha ''yaşanabilir'' bir hayat kurmak için yollara düşen kendi hâlinde bir bahçıvanın mücadelesine tanıklık ettiriyor. 
Tudem Tatil Kitabım'la hem eğlen, hem öğren, hem de tatil boyunca kendini geliştir!
  
Tudem Eğitim'in, ana sınıfına ve 1. sınıfa geçen çocuklar ile ilkokul öğrencileri için hazırladığı tatil kitapları sayesinde bu yaz çok eğlenceli geçecek. 

Ana sınıfına geçen çocuklar Anaokulu Tatil Kitabım, ilkokul 1. sınıfa geçen çocuklar ise Ana Sınıfı Tatil Kitabım'ın içerdiği keyifli ve eğlenceli aktiviteler, dil becerilerini destekleyen çalışmalar, odaklanmayı kolaylaştıran bölümler, bağlantılarla zenginleşen etkinlikler, merak uyandıran faaliyetler sayesinde yaz tatilinde hem eğlenecek hem öğrenecekler.

İlkokul 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencileri için hazırlanan Tudem Tatil Kitabım ise; bilim ve teknolojiden yaratıcı yazmaya, sayıların dünyasından gezelim görelim sayfalarına sunduğu çeşitli içeriklerle  tatili eğlenceye dönüştürecek. 

Kitaplarda öğretim programlarına uygun olarak hazırlanmış tekrar testleri, İngilizce gelişimine yönelik yardımcı sayfalar, keyifle okunan öyküler, eğlenceli oyunlar, alıştırmalar ve bulmacalar bulunuyor.

Öğrenciler, Tudem Tatil Kitabım'daki matematik, bilim ve teknoloji, ilkler-buluşlar, doğa, sağlık, tarihsel empati sayfalarından çok şey öğrenebilir, drama-oyun bölümündeki aktivitelerle eğlenebilir, alıştırma-bulmaca ve akıl oyunlarıyla kendilerini geliştirebilir. Kitapların sonunda yer alan Tekrar Testleri, öğrencilerin yıl boyunca öğrendikleriyle ilgili tekrar yapmasını ve bilgilerini pekiştirmesini sağlayacak.
Beceri Temelli Soru Bankası ile zorlukları aş, başarıya ulaş!

Tudem'in, Millî Eğitim Bakanlığı'nın 2023 Eğitim Vizyonu doğrultusunda benimsediği ''Beceri Temelli Eğitim Modeli''ne uygun olarak hazırladığı Beceri Temelli Tüm Dersler Soru Bankaları, 8. sınıf öğrencilerini LGS maratonunda başarıya ulaştırıyor.

Bilgi, beceri ve yeterliliği ölçen yeni nesil sorulardan oluşan Beceri Temelli Tüm Dersler Sözel ve Beceri Temelli Tüm Dersler Sayısal Soru Bankası kitaplarıyla öğrenciler, okuduğunu anlama ve yorumlama, akıl yürütme, problem çözme gibi becerilerini geliştiriyor, test çözmede hız kazanıyor.

Güncel öğretim programlarına uygun olarak hazırlanan kitaplardaki özel nitelikli bazı sorular, dipnotlar ve video çözümlerle destekleniyor. Soru numaralarının yanında ikonlarla gösterilen üç farklı türdeki dipnot; soruların çözümünde öğrencilere yol gösteriyor. 

Sınıfında Beceri Temelli Soru Bankası kitaplarını kullanan öğretmenler, kendilerine verilen akıllı dijital asistan AKAS şifresi sayesinde soruları akıllı tahtaya yansıtarak eğitimde teknolojiyi rahatça kullanıyor.
Sarmal sistemli yeni nesil deneme!

BlokTest, ortaokul öğrencileri için yepyeni bir deneme sınavı seti hazırladı.
5, 6, 7 ve 8. sınıflar için Türkçe, Matematik, Fen Bilimleri, Sosyal Bilgiler / T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ile İngilizce branşlarında ve ayrıca tüm dersler için hazırlanan Kılavuz Deneme Setleri, beceri temelli yeni nesil sorular içeren deneme sınavlarından oluşuyor.
Branş setlerinde; Türkçe, Matematik ve Fen Bilimleri branşlarında yirmi soruluk 20 deneme sınavı, Sosyal Bilgiler / T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ile İngilizce branşlarında ise on soruluk 40 deneme sınavı yer alıyor.

5, 6 ve 7. sınıf Tüm Dersler Kılavuz Deneme Setleri 8 adet seksen soruluk deneme sınavından,
8. sınıf Tüm Dersler Kılavuz Deneme Seti ise, LGS konu-soru dağılımına uygun olarak, 10 adet kırk soruluk sayısal ve 10 adet elli soruluk sözel deneme sınavından oluşuyor.

Yıllık öğretim planı ve müfredata uyumlu olarak ilerleyen, konulara göre ardışık şekilde planlanan Kılavuz Deneme Setleri, sarmal sistemiyle öğrencinin yeni kazanımları öğrenmesini, önceki kazanımları ise sistematik biçimde tekrar etmesini sağlıyor.

Sınıfında Kılavuz Deneme Setleri'ni kullanan öğretmenler ayrıca mobil cihazlara indirdikleri BlokTest Mobil Ölçme uygulamasıyla öğrencilerin cevap formunu tek tuşla okutuyor, tüm sonuçları saklayabiliyor, öğrencilerin ve sınıfların gelişim düzeyini hatasız şekilde ölçebiliyor.
Mobil Ölçme uygulaması sayesinde öğrenciler de cevap formlarını okutarak bireysel başarılarını görebiliyor. 
Yeni nesil öğrenciler için alternatif öğrenme kitapları...

BilgiKüpü'nün Akıl Oyunları ve Genel Yetenek kitapları alternatif öğrenme yaklaşımlarıyla ilköğretim öğrencilerinin zihinsel gelişimlerini destekliyor ve genel yeteneklerini ölçüyor.

İlköğretim öğrencileri için özel olarak hazırlanan Genel Yetenek kitapları sayesinde sözel, sayısal ve çoklu yetenekler ile şekil yeteneği kolayca ölçülüp değerlendirebiliyor. Sınavlara hazırlıkta yararlanılabilecek alternatif bir kaynak olan Genel Yetenek kitapları, öğrencilerin bildiklerini sınamasına ve yeni ufuklar keşfetmesine yardımcı oluyor.

Akıl Oyunları kitapları ise, günlük hayat ile matematiği bir araya getiren, hem öğretici hem de eğlendirici sorularla ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin zihinsel gelişimini destekliyor. Akıl Oyunları kitapları, kolaydan zora düşündürücü sorularla sınavlara hazırlık sürecinde öğrencilere yardımcı oluyor.


 
İyi Kitap'ın 134. sayısı yayında!

Her daim ''iyi kitap''ların izini süren İyi Kitap'ın 134. sayısı, pandemi koşulları nedeniyle bir kez daha elektronik ortamda okurlarına ulaşıyor.

Birbirinden renkli kitaplar ve nitelikli inceleme yazılarıyla dolu Mayıs 2021 sayımızda, okurlarımızı her zamanki gibi ''iyi kitap''larla buluşturmaya devam ediyoruz.  
 
Tudem Yayın Grubu bünyesinde çıkarılan ve ücretsiz olan İyi Kitap'ı 
www.iyikitap.net
Turkcell Dergilik ve Magzter üzerinden okuyabilir, dilerseniz bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

İyi Kitap'la ilgili güncel bilgilerden haberdar olmak için derginin sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.
 
 
Copyright © 2021, Tudem Yayın Grubu, tüm hakları saklıdır.
Bu e-posta, Tudem Yayın Grubu iletişim listesine kayıtlı olduğunuz için gönderilmiştir. 
 
TUDEM YAYIN GRUBU
1476/1 Sokak No:10/51 35220 Alsancak, Konak / İzmir
Tel: 0(232) 463 46 40 Faks: 0(232) 464 11 73

www.tudem.com 

 
İş bu bilgilendirme e-postalarımız 6698 sayılı kanun kapsamında ilgili maddelere uygun olarak yapılmaktadır. 6698 sayılı KVKK Kanunu kapsamında Kişisel Veriler ile İlgili Aydınlatma metnimize www.tudem.com/KVKK adresinden ulaşabilirsiniz.