Resim: Korkut Öztekin
Sonbahar, hazan, güz. Başka hiçbir dilde böyle güzellik yoktur. Bir mevsime üç isim... Sözcükler değiştikçe onlara türlü anlamlar yüklemek kaçınılmaz oluyor. ''İyi ki''lerimizi katlayarak çoğaltan okurlarımızdan aldığımız güç ve esinle her mevsimin hasadı bir başka renge bürünüyor.  
 
9 yeni kitap ve 48 tekrar baskı ile yoğun bir ayı geride bıraktık. 500 bini aşkın okura ulaşan ''Süper Gazeteciler'' serisinin yıllardır beklenen 5. halkasının raflara girmesi, Joan Kim Erkan'ın kaleme aldığı Kim Bu'nun, Türkçe ve İngilizce edisyonlarının eşzamanlı olarak yayımlanması, Kadıköy Çizgi Festivali, güz dönemi yeni yayın katalogları derken, eylül ayı yine bir solukta geçiverdi.

Geçen ayı bizim için özel kılan bir başka önemli gelişme de uzun süredir üzerinde titizlikle çalıştığımız TYT Soru Bankalarının satışa sunulması oldu. Lise eğitim yayıncılığına etkili bir giriş yapmamıza olanak sağlayan bu kitaplar vesilesiyle ''TYT'ye Tudem kalitesi geldi!'' demenin haklı gururunu yaşıyoruz.
 
Bugünlerde, pandemi koşulları nedeniyle ''zorunlu'' bir ara vermek durumunda kaldığımız kitap fuarı organizasyonlarına ''hızlı'' bir dönüş yapmanın tatlı telaşını paylaşıyoruz. 10 Ekim'e kadar, 7. Bakü Kitap Fuarı'ndaydık. İlerleyen haftalarda, Konyalı ve Ankaralı okurlarımızla buluşmak için sabırsızlanıyoruz. İstanbul'un yeni kültür-sanat vahalarından Kadıköy Müze Gazhane'de açılacak olan 5. İCAF da ayrı bir renk katacağa benziyor fuar ajandamıza. 
 
Bültenimiz yine rengârenk: Miyase Sertbarut, görünmez olmanın mı yoksa görünür olmanın mı hayatı kolaylaştırdığını sorgulayan Bir Gün Herkes... adlı kitabını okumak için 10 neden sıralıyor. Fatih Debbağ ödüllerle taçlandırdığı yazma serüvenini satırlara döküyor. Aytül Akal, çocuk edebiyatındaki 30. yılını anlatıyor. Değerli çizerlerimizden Korkut Öztekin ise ''Çizginin Ucunda''ya konuk oluyor...

Son olarak; yenilenen tasarımıyla 7/24 hizmetinizde olan tudemkitabevi.com'un İstanbul, Ankara ve İzmir'deki Tudem kitabevlerini aratmayacak bir alışveriş deneyimi sunduğunu yinelemek istiyoruz. Ziyaret etmeyi unutmayın!

Kasım ayında yine bu satırlarda buluşana değin, sağlıkla ve kitaplarla kalın...
Tudem kitapları dünya çocuklarıyla buluşuyor!

Tudem Yayın Grubu'nun The Black Cat Agency işbirliğiyle yürüttüğü yurtdışı telif çalışmaları meyvelerini toplamaya başladı. Bu bağlamda, sevilen yazarlarımzdan Sümeyra Güzel'in Bir Matematik Hikâyesi, Suzan Geridönmez'in Ama Bu Çocuk Defolu! ve Miyase Sertbarut'un Yuan Huan'ın Kulübesi isimli eserleri Koreli çocuklarla buluşmaya hazırlanıyor. İlerleyen aylarda Korece yayımlanacak bu kitaplar ile edebiyatın sınır tanımazlığını ve sözcüklerin gücünü bir kez daha yineliyoruz. Tudem kitapları dünya çocuklarıyla buluşmaya devam edecek...
Kadıköy Çizgi Festivali'nin ardından...

İstanbullu çizgiseverler, 24-26 Eylül tarihlerinde İstanbul Yoğurtçu Parkı'nda düzenlenen Kadıköy Çizgi Festivali'nde bir araya geldi.

Kadıköy Belediyesi'nin himayesinde, Kadıköy Belediyesi Karikatür Evi tarafından gerçekleştirilen festival kapsamında stant açan Desen Yayınları; çizgi roman, grafik roman, sessiz kitap, resimli kitap ve karikatür türlerindeki yayınlarıyla ziyaretçilerin ilgi odağı oldu.

Sanatseverler, sevilen çizerlerimizden Hicabi Demirci ve Burcu Yılmaz ile tanışma şansına erişip, kitaplarını imzalattı. 
The Promise, Delidolu'nun mutfağında!

Güney Afrikalı yazar Damon Galgut'un The Promise adlı romanı ''The 2021 Booker Prize'' Kısa Listesinde!

Delidolu'nun 2022 yayın planında yer alan The Promise büyük ödüle çok yakın görünüyor...

''The 2021 Booker Prize''ın kazananı 3 Kasım tarihinde açıklanacak.
Yuan Huan'ın Kulübesi IBBY Onur Listesi'nde!

Miyase Sertbarut'un sevilen eseri Yuan Huan'ın Kulübesi, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği'nin seçimiyle International Board on Books for Young People'ın (IBBY) 2022 yılı Onur Listesi'nde.

IBBY Onur Listesi, iki yılda bir IBBY üye ülkelerden yazar, çizer ve çevirmenleri onurlandırmak üzere yapılan bir seçki olarak biliniyor. Onur Listesi'ne girecek isimler IBBY'nin ulusal bölümleri tarafından öneriliyor.

Yazarımız Miyase Sertbarut'u yürekten kutluyoruz. 
Hayat büyük bir yapbozsa eğer...

Norveçli yazar ve çizer Kristin Roskifte'nin sevilen kitabı Herkesin Öyküsü, 1000 parçalık bir yapboza dönüştü!

''1000 kişi - 1000 parça'' şeklinde sunulan yapboz, sanatçının 1000 kişiyi tek bir planda buluşturduğu curcunalı bir resmine dayanıyor.

Duygularını, ''Ve nihayet bir hayalim gerçek oldu,'' diyerek ifade eden Roskifte, Herkesin Öyküsü ile elde ettiği başarıyı farklı alanlara taşımanın sevincini yaşıyor.

İlgilenenlerin, yabancı alışveriş siteleri kanalıyla yapbozu temin etmesi mümkün.
TYT'ye Tudem kalitesi geldi!

Türkiye'nin önde gelen eğitim ve kültür yayıncılarından Tudem Yayın Grubu, ana markası Tudem'le TYT, AYT ve lise yayınlarına da kaliteyi getiriyor.

1984 yılından bu yana nitelikli eğitim yayınları üreten Tudem'in bu yıl hazırladığı TYT Soru Bankaları üniversite sınavına girecek adaylara başarının yolunu açıyor.

Tudem'in, alanında uzman eğitmenleri tarafından, ÖSYM'nin düzenlediği tüm sınavlar analiz edilerek hazırlanan Tudem TYT Soru Bankaları, yeni nesil sorularla zenginleştirilmiş ve sayıları TYT'deki ağırlığa göre belirlenmiş farklı zorluk seviyesindeki testlerden oluşuyor. Ayrıca, kitaplardaki tüm soruların video çözümlerine testlerin başındaki karekodlarla ulaşılabiliyor.

Türkçe, Paragraf, Matematik, Geometri, Fizik, Kimya, Biyoloji, Tarih, Coğrafya, Felsefe, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi olmak üzere toplam 11 branşta yayımlanan Tudem TYT Soru Bankalarının konulara göre düzenlenen her bölümünde, zorluk seviyeleri değişen dört tür test yer alıyor.

Konunun ilk testleri olan Kavrama Testleri, konuyu anlamaya yardımcı olan kolay-orta zorlukta sorulardan oluşuyor. Bu testler soruyu çözmeye yardımcı detaylar ve ipuçları içeren bilgi kutucuklarıyla destekleniyor. Zorluk seviyesi bakımından orta-ileri düzey sorulardan oluşan Pekiştirme Testleri öğrenilen konuyu pekiştirmeyi sağlıyor. İleri Testler tam öğrenmeyi ölçme niteliği taşıyan zor ve seçici sorulardan oluşuyor. Tam TYT Ayarı Testler ise ÖSYM tarzında hazırlanan ve zorluk seviyesi TYT ile paralellik gösteren sorulardan oluşuyor. Kitabın sonunda da adayların kendilerini sınaması için hazırlanan Deneme Sınavları yer alıyor. Mobil Ölçme özelliğine sahip olan Tam TYT Ayarı Testler ve Deneme Sınavları, adayların başarılarını kolayca ölçmesini sağlıyor. 
''Süper Gazeteciler'' serisi yeni kapaklarıyla okurlardan tam not aldı!

Aytül Akal'ın 2000 yılından bu yana 500 bini aşkın okura ulaşan ''Süper Gazeteciler'' serisi, Zeynep Özatalay'ın imzasını taşıyan yepyeni kapaklarıyla raflara girdi.

''Süper Gazeteciler'', yedinci sınıfa giden dört öğrencinin kendi çabalarıyla hazırlayıp dağıttıkları Süper Gazete için haber toplarken karıştıkları heyecan dolu serüvenleri konu ediniyor; arkadaşlıklarını, okul ve aile ilişkilerini genç okurlarıyla içtenlikle paylaşıyor.

İlkgençlik sorunlarının da incelikle ele alındığı seri, sürükleyici dili ve heyecanlı öyküleriyle okurlarını daha ilk sayfalardan serüvene katıyor.

Geçtiğimiz 20 yılın en çok okunan ve en fazla tavsiye edilen gençlik serilerinden biri olan ''Süper Gazeteciler''i keşfetmek için tıklayın.
tudemkitabevi.com yenilendi!

Okurlarımıza çok daha hızlı, kaliteli ve güvenli bir alışveriş deneyimi sunabilmek için çevrimiçi kitabevimizi yeniledik.


Kullanıcı dostu tasarımı, işlevsel arayüzü ve kusursuz işleyen gizlilik ve güvenlik önlemleri ile 7/24 hizmetinizde olan tudemkitabevi.com, sorunsuz bir çevrimiçi alışveriş hizmeti için gereken tüm altyapıyı eksiksiz sağlıyor. 

Markalara göre değişen indirim oranları, çeşitli kampanya seçenekleri ve zengin ürün yelpazesiyle İstanbul, Ankara ve İzmir'deki Tudem kitabevlerini aratmayacak keyifli bir alışveriş deneyimi yaşamak için hemen tıklayın: tudemkitabevi.com

Yenilenen kitabevimize Android ve IOS uygulamaları üzerinden de kolayca erişebilirsiniz. 
Tudem'in tüm yayınları tek bir katalogda!

Tudem Yayın Grubu, güz döneminde de çocukları ve yetişkinleri iyi kitaplar ve nitelikli eğitim yayınlarıyla buluşturmayı sürdürüyor.

Yayın grubu bünyesindeki Delidolu, Desen, Tudem Edebiyat, Uçanbalık, Tudem Eğitim, BlokTest, BilgiKüpü ve Uçanbalık Eğitim markalarından çıkan bini aşkın kitabın yer aldığı Güz 2021 Genel Kataloğu okurlara yine dopdolu bir sezonu müjdeliyor.

Marka ve yaş gruplarına göre listelenen kitaplarla ilgili daha fazla bilgi için www.tudem.com adresini ziyaret edebilir, Tudem Yayın Grubu sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz. 

Kataloğu incelemek ve bilgisayarınıza indirmek için
tıklayın.
7. Bakü Kitap Fuarı'ndaydık!

6-10 Ekim tarihleri arasında, bu yıl 7. kez kapılarını açan Bakü Uluslararası Kitap Fuarı'na katılmanın mutluluğunu yaşadık. Bakü Expo Merkezi'nde, dünya genelinden 200'e yakın yayınevi ve matbaa kuruluşunun stant açtığı fuarda Türkiye'yi, aralarında Tudem Yayın Grubu'nun da bulunduğu 22 yayınevi temsil etti. Telif Eserler Yayın Koordinatörümüz Hülya Dayan'ın bizzat katılım gösterdiği fuarda sergilenen Tudem kitapları ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. 
Konya Kitap Günleri'ndeyiz!

Tudem Yayın Grubu, en yeni kitaplarıyla 15-24 Ekim tarihleri arasında, Selçuklu Kongre Merkezi'nde kapılarını açacak olan Konya Kitap Günleri'ne katılmaya hazırlanıyor.

Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilecek fuar kapsamında, sevilen çizerlerimizden Hicabi Demirci, 16 Ekim cumartesi günü imza töreni ve atölye çalışması düzenleyecek. Konya Kitap Günleri ile ilgili detayları sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz. 
Desen Yayınları İCAF'a katılıyor

İstanbullu sanatseverler, 16-17 Ekim tarihlerinde, Kadıköy'deki Müze Gazhane'de, bu yıl beşincisi gerçekleştirilecek İCAF'a (İstanbul Comics & Art Festival) katılmaya hazırlanıyor.

Kamusal alan yerleştirmeleri, çizgi roman ve illüstrasyon stant ve sergileri, atölye programları, seminerler ve sanatçı söyleşilerini içeren; şehir, çizgi dünyası ve farklı sanat disiplinleri üzerinden yaratıcı deneyim alanları sunan İCAF, her yaştan sanatsevere hitap eden zengin etkinlik seçkisiyle de dolu dolu bir festival deneyimi vadediyor. Festival hakkında ayrıntılı bilgi için Desen'in sosyal medya hesaplarını takipte kalın...
Ankara için kitap zamanı...

16. Ankara Kitap Fuarı, 22 Ekim Cuma günü ATO Congresium'da açılıyor. 31 Ekim Pazar akşamına kadar devam edecek fuar, pandemi koşulları nedeniyle kitap merkezli organizasyonlardan uzun süredir uzak kalan Ankaralılara dopdolu bir program sunuyor.

Yepyeni kültür ve eğitim kitaplarımızın sergileneceği standımızda, sevilen yazarlarımızdan Miyase Sertbarut, Toprak Işık, Koray Avcı Çakman, Pelin Güneş ve Figen Gülü imza etkinliği düzenliyor. 

Güncel fuar imza programı için Tudem'in sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.  
Hoda Barakat, İzmir'e geliyor!

Delidolu takipçilerinin Akdeniz Sürgünü adlı eseriyle ilk kez Türkçe okuma fırsatı buldukları, Necib Mahfuz Kitap Ödüllü yazar Hoda Barakat, 5. Uluslararası İzmir Edebiyat Festivali'ne konuk oluyor.

30 Ekim-3 Kasım tarihleri arasında İzmir'de olacak Barakat, festival kapsamında bir dizi etkinliğe katılmaya hazırlanıyor. 

Arapça edebiyatın parlayan yıldızı ile yakından tanışmak isteyen okurlarımız kaçırmasın!

Festival programının ayrıntıları için Delidolu'nun sosyal medya hesaplarını takipte kalın.
Başvuruda bulunmak için son haftalar!..

2003 yılından bu yana çocuk ve gençlik edebiyatımıza çağdaş ve özgün eserler kazandırmak amacıyla gerçekleştirilen Tudem Edebiyat Ödülleri, 19. yılında çocuk edebiyatı alanında resimli kitap dalında verilecek.

Yazar ve çizerlerin resimli kitap üretimini teşvik etmek ve resimli kitap türünün gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla düzenlenen yarışma; eserlerini yayımlatma imkânı arayan yazar ve çizerler için de büyük fırsat sunuyor.

19. Tudem Edebiyat Ödülleri'nin seçici kurul üyeleri, çocuk edebiyatımızda resimli kitap kültürünün yerleşmesine ve uluslararası alanda önem kazanmasına büyük emek veren yetkin kişilerden oluşuyor. Aralarında yazar, çizer, grafiker, akademisyen, telif hakları ajans yöneticisi gibi farklı disiplinlerden gelen nitelikli isimlerin görev alacağı Tudem Edebiyat Ödülleri'nin 2021 seçici kurulunda Ayla ÇınaroğluM. Korkut ÖztekinNazlı GürkaşTülin Kozikoğlu ve Zeynep Özatalay yer alıyor.

Son katılım tarihi 1 Kasım 2021 olan 19. Tudem Edebiyat Ödülleri'nde dereceye giren eserlerin Nisan 2022'de duyurulması öngörülüyor; ödüle değer görülen dosyaların, yayın grubumuzun Uçanbalık markası tarafından yayıma hazırlanması planlanıyor.
İnsanları kobay olarak kullananlara karşı girişilen nefes kesici bir mücadele...

Miyase Sertbarut'un ödüllü romanı Sisin Sakladıkları, 40. baskısı ile 200 bin okura ulaştı!
 
Sisbağ'da kargaların genlerini insanlara aktarmaya yönelik genetik çalışmalar, tüm bir yöreyi, insanları ve doğayı tehdit ediyor. Yaz tatilini geçirmek üzere teyzesinin yaşadığı köye giden İlay, arkadaşı Fuat ve teyzesiyle birlikte insanlığın geleceğini tehdit edenlere karşı büyük bir mücadeleye girişiyor. 

Neyse ki konuşabilme yeteneğine sahip bir karga imdatlarına yetişiyor. Zekâsıyla dikkat çeken Mavi Karga tüm bu yaşananların altında yatan başka bir sırrın peşinde kanat çırpıyor. Peki bir kargaya ne kadar güvenilir? Sahi, kargaların kaç yıl yaşadığını biliyor musunuz?.. 

Edebiyatımızın üretken kalemlerinden Miyase Sertbarut, 2004 Tudem Edebiyat İkincilik Ödüllü bu sürükleyici romanında doğaya müdahale etmenin, doğal olanın yapısını değiştirmenin etkilerini eleştirel bir dille gündeme taşıyor.
''Sen de Oku'' yepyeni kitaplarla yola devam ediyor...

Kelimelerle mücadele eden çocuklar, ''SEN de OKU'' koleksiyonu ile okuma sevgisi kazanıyor!

Tudem'in, okumaya isteksiz ve disleksik çocuklar için özel olarak hazırladığı ''SEN de OKU'' koleksiyonu, kitapları eğlenceli kılan bir okuma deneyimi vadediyor.

''SEN de OKU'' koleksiyonu, kitaplara mesafeli duran çocukların rahat okuyabilecekleri metinsel ve fiziksel özelliklere sahip, ilgilerini çekecek güncel konulara ve temalara değinen resimli kitaplardan oluşuyor.
 
Sade, kolay anlaşılır dili; okuma akışına yardımcı olması için özel olarak tasarlanmış yazıtipi; göz yorgunluğunu azaltıp metnin rahat algılanmasını sağlayan hafif renklendirilmiş kalın kâğıdı ve rahat okumayı üst düzeye taşıması için harfler, satırlar, paragraflar arası geniş boşluk kullanımıyla fark yaratan ''SEN de OKU'' koleksiyonu, okumaya isteksiz ve okuma güçlüğü çeken çocukları kitapların renkli dünyasıyla buluşturuyor.
 
İlk okuma seviyesinden başlayarak kolaydan zora doğru aşama aşama ilerleyen bir okuma yelpazesi sunan ''SEN de OKU'' koleksiyonu, çocuklara okuma zevkini yaşatıp onları yetkin okur olma yolunda cesaretlendiriyor. İlgi yaşı ve yıldızlarla belirtilen okuma seviyesi bilgileri sayesinde, çocuklarına uygun kitap seçiminde kararsız kalan ebeveynlere kılavuzluk edecek ''SEN de OKU'' koleksiyonu, yeni kitaplarla zenginleşmeyi ve büyümeyi sürdürecek! 

Yenilenen ''Sen de Oku'' kitapçığını incelemek için tıklayın
 
 
 
EYLÜL ayında yayımlanan yeni kitaplarımızı
incelemek için
tıklayın.
 
EYLÜL ayında tekrar baskısı yapılan kitaplarımızı incelemek için tıklayın.
 
 
Ders derste öğrenilir, Evde 30 Dakika ile pekiştirilir...

Tudem'in öğretim programlarına uygun olarak hazırladığı ev çalışması seti olan Evde 30 Dakika, hem yüz yüze hem de uzaktan eğitimde ilkokul öğrencileri ve öğretmenlerinin işini kolaylaştırıyor.  

İlkokul 1, 2, 3 ve 4. sınıf müfredatında yer alan tüm derslerden 192 ev çalışması içeren Evde 30 Dakika kitapları, öğrencilerin, öğrendiklerini 30 dakika gibi kısa bir sürede pekiştirmesini sağlıyor ve öğretmenlerin bir öğretim yılındaki tüm ev çalışması ihtiyacını gideriyor. 

Kitaplarda yer alan doğru-yanlış, boşluk doldurma, öykü tamamlama, görsel okuma, projeler ve açık uçlu sorular gibi 18 farklı tür alıştırma, öğrencinin okuduğunu anlaması, anladığını yorumlayabilmesi, yorumladığını kullanabilmesini sağlıyor. Haftalık kazanımlara odaklanan kitaplar sayesinde öğretmenler öğrencilerin gelişimlerini daha iyi takip edebiliyor.

İster çek-kopar, ister ciltli kullanılabilen Evde 30 Dakika kitaplarında yer alan çalışmaların her biri 100 puan üstünden değerlendirilebilen kolay bir puanlama sistemine sahip. Veli ve öğretmen kontrolü için düzenlenmiş imza alanları, aile ve öğretmen işbirliğiyle öğrencilerin ev çalışması sürecini destekliyor.  
Dinamik Soru Bankaları ile öğrenmenin dinamiğini keşfedin!

Tudem Eğitim'in Millî Eğitim Bakanlığı'nın Beceri Temelli Eğitim Modeline uygun olarak hazırladığı Dinamik Soru Bankaları, bilgiyi kullandıran, beceriyi geliştiren ve yeterliliği ölçen sorularıyla ilkokul öğrencilerine etkili ve dinamik bir öğrenme deneyimi sunuyor. 

İlkokul 2, 3 ve 4. sınıflar için Türkçe, Matematik, Hayat Bilgisi, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilgiler branşlarında hazırlanan Dinamik Soru Bankaları, yeni nesil sorularla zenginleştirilmiş iki farklı tip test ve deneme sınavı föylerinden oluşuyor. 

Kitapların sol sayfalarında yer alan ''Destekleyici Sütunlar'', soruların çözümünde öğrencilere yol gösteriyor. Dinamik Soru Bankaları'nda yer alan öğretici niteliği yüksek ve özel soruların çözümleri ise ''Video Çözüm'', ''Anahtar Soru'' ve ''Çözümü Yanıtlarda'' bölümlerinde veriliyor.
Bu kitabı okuyanların notu 10 üzerinden 10!

Çocukların dünyaya ''oyunbaz'' bir mercekten bakmalarını sağlayan evrensel öyküleriyle tanınan Eva Furnari'nin imzasını taşıyan Prens Burnubüyük, okurunu zamanda ve mekânda uçarı bir yolculuğa çıkaran, hem komik hem de düşündüren bir kitap.

Yarattığı nevi şahsına münhasır prens karakteri üzerinden toplumdaki yaygın düşünsel yanılgılara temas eden sanatçı, günlük hayatta sıkça karşılaşılan önyargılı fikirler ile buna bağlı olarak kendiliğinden gelişen ayrımcılığa da vurgu yapıyor.
Pinokyo'ya ''Sen de Oku'' dokunuşu...

Carlo Collodi'nin ölümsüz eseri Pinokyo, ''Sen de Oku Klasikler'' koleksiyonu kapsamında, Mavisel Yener'in eşsiz anlatımıyla yeniden hayat buluyor.

Marangoz Gepetto ustanın tek hayali bir oğlunun olmasıdır. Bunun için kendisine ahşaptan bir kukla yapar. Pinokyo ismini verdiği kuklaya bir peri can verir. Pinokyo okul için gerekli olan eşyaları satın almak için babasından para alır ve yola düşer. Ancak yabancısı olduğu bu dünyada Pinokyo'nun merakı başına türlü belalar açar...
Neli'nin evine dönüş macerası tüm okurlara ilham olacak!

İngiltere'de eserleri 200 binden fazla satan ve pek çok ödüle değer görülen Jeremy Strong'un, ''Sen de Oku'' koleksiyonuna eklenen üç kitaplık ''Neli Buzgibi'' serisi, küçük okurlarına katıksız bir kahkaha tufanı vadediyor, çevreye karşı duyarlılıklarını artırıyor. 

Neli Buzgibi kâşif ruhlu, farklı bir penguendir. Doğduğu andan itibaren evinin etrafında girmedik delik bırakmaz, korkusuzca keşiflere çıkar. Derken bir gün, üzerine tırmandığı buzdağı çatlar ve Minik Neli, okyanusta sürüklenmeye başlar...
Dünyaya Picasso'nun gözlerinden bakmak...

Ressam ve yazar Asuman Portakal, yeni kitabında adını sonsuzluğa yazdırmış olan ressam Pablo Picasso'nun değişik sanat dönemlerine ait resimlerine odaklanıyor ve çizgilerle dolu renkli bir dünyanın etrafında öyküler anlatıyor. 

Güvercinli Çocuk, Cambaz ve Genç Palyaço, Guernica gibi önemli tablolar üzerinden Picasso'nun hayatına ve yapıtlarına merak uyandıran öyküler kaleme alan Portakal, genç okurların sanata ilgisini artırmayı hedefliyor. 
Kendinize, ''Benim duvardan farkım ne?'' diye sordunuz mu hiç?

Türkçenin nabzını tuttuğu eserleriyle tanınan Dilek Yardımcı, Benim Duvardan Farkım Ne? adını verdiği yeni romanında, küçük bir cezanın harikulade bir ödüle dönüşmesini gözler önüne seriyor. 

Fena hâlde düşündüren, sorgulayan ve bazen kahkahalar attıran bu kitap, hiç bilmediğiniz yönlerinizi keşfedebilmeniz için sizlere ilham veriyor. 
2022'de de hayatı majandalamaya hazır mısınız?!

Yıldıray Karakiya ve M. Banu Aksoy'un ortak imzasını taşıyan Majanda 2022, herkesi ve özellikle de ''Ben ajanda kullanmam, ânın tadını çıkarırım!'' diyenleri sıradışı bir ajanda deneyimine davet ederek dopdolu bir yeni yılı müjdeliyor.

Yıl boyu elinizin, hatta yastığınızın altında tutacağınız Majanda'yla sadece zamanı planlamakla kalmayacak, farklı konular üstüne düşünme ve tartışma fırsatı bulacaksınız; üstelik bu esnada bol bol eğlenecek ve her gün yeni bir şey keşfedeceksiniz. 
Ne de olsa kitap yapmak bir SANATTIR!

Uçanbalık bu kez, her kütüphanede bulunması gereken olmazsa olmaz bir kitapla buluşturuyor okurları.

İngiltere'de 2022'de raflara girmeye hazırlanan Kitap Yapma Sanatı, orijinal dilinde basılmasından aylar önce, ilk kez Türkçede yayımlanıyor. Kitap yapmayı bir sanata benzeten bu renkli çalışma, bir kitabın -hatta tam olarak bu kitabın- nasıl ortaya çıktığından tanıtımına, baskısından dağıtımına uzanarak tüm aşamalarını anlatıyor. 
Seni sen yapan şeylerin ardındaki bilimi keşfet...

Muzlarla, nergis çiçekleriyle, hatta bok böcekleriyle akraba olduğunu biliyor muydun? Peki, bir avuç pirincin genlerinin, seninkilerden fazla olduğunu duymuş muydun?

Bu kitapta, yeryüzündeki canlılarla arandaki bağlantıları görüp keşfedecek ve acayip eğlenceli bir yolculukla genetik bilimine ufak bir giriş yapacaksın.

Ve seni SEN yapan şeyleri görünce şaşırıp kalacaksın!
Ness'ten sıradışı ve deneysel öyküler...

Canavarın Çağrısı'nın yazarı Patrick Ness'in, yaratıcılıkla dolup taşan birbirinden eğlenceli on iki öyküye hayat verdiği Hakkında Hiçbir Şey Bilmediğim Şeyler adlı kitabı, İsa'nın çift eklemli dirseklerinden, Nuh'un gemisine almadığı dinozorlardan ya da Man Adası'ndaki Amazonlardan bahsederek okurları şaşırtıyor. 

Ness, bu kitabında kullandığı farklı tarzlarla her edebî türe ne kadar yatkın olduğunu gözler önüne seriyor.
Diskdünya dönmeye devam ediyor...

Kült yazar Terry Pratchett'ın efsanevi ''Diskdünya'' serisinin yirmi beşinci kitabı Gerçek, derin siyasi komploların düğümünü zekâyla çözmeye ant içmiş idealist muhabirlerin aydınlattığı yolda giden, dördüncü kuvvetin en kudretli günlerine saygı duruşunda bulunan, yazı ve söz dolu bir serüvene açılıyor. 

Disk'in büyülü atmosferi yepyeni bir meslekle tanışıyor: Gazetecilik! Gerçeklerden asla şaşmayan idealist bir gencin önderliğinde, Ankh-Morporklular bile şaşırıyor bu hiç beklenmedik, dopdolu günlere...
Ayışığı'nın Gökyüzü Atlası ile takımyıldızlarının inanılmaz canlanışına hazır olun!

Aslanın gücü, sonsuza dek hatırlansın diye nereye taşındı? Avcı bir prensesi büyük bir ayıya çevirme fikri kimden çıktı? Pegasus, yıldızlara kadar nasıl yükseldi?

Gözen Kamaz'ın imzasını taşıyan bu sıradışı kitap, takımyıldızlarının insanlığın en eski çağlarına uzanan hikâyelerini hem gözlerde hem de zihinlerde canlandırıyor. 
Eşsiz bir koleksiyon kitabı...

Uluslararası sanatçı Can Göknil yeni kitabı Burçlar Kuşağı'nda, çağlar boyu yıldızlara emanet ettiğimiz kaderlerimizin on iki öyküsünü doğu mitlerinden esinlenip yeniden kurgulayarak dünden bugüne varlığını koruyan zodyak inancını mitlerle bezeli görsel bir kitap olarak sunuyor.

Göknil yıllarca sürdürdüğü mitoloji üzerine araştırmalarına dayanarak yeniden yorumladığı yaradılış ve burçlara ait on iki mit ile her yaştan okura sesleniyor.
 
 
Türkiye'de pek de sıradan olmayan bir yaşam...

Türkçe ve İngilizce baskıları eşzamanlı yayımlanan Kim Bu / Lady Who, 1959'da henüz yirmi iki yaşındayken Galler'den ayrılıp, önce İstanbul'a sonra Aydın'a yerleşen Joan Kim Erkan'ın Türkiye'deki altmış yıllık hikâyesine odaklanıyor. 
 
Yabancı gelin olarak geldiği ve hiç tanımadığı bir ülkede büyüleyici bir hayat süren Erkan'ın kişisel anılarına dayanan eser; Avrupa ve Asya'nın kavşağındaki Türkiye'nin geçirdiği hızlı değişimi, siyasal ve kültürel dönüm noktalarını da incelikle yansıtıyor.

Kalbi her daim bizimle çarpan Gallerli bir kadının, refah içinde geçen günleri kadar kıtlıklarla, kaosla ve askerî darbelerle sarsılan zor günlerini de anlatan Kim Bu / Lady Who, anılarda yaşayan ve belleklerden hiç silinmeyen nostaljik bir Türkiye panoraması çiziyor.  

Kitap ayrıca, Erkan'ın geçtiğimiz altmış yılda kültür, sanat, siyaset ve iş dünyasından tanıştığı önemli kişilerle yaşadığı anılarını da samimi bir dille paylaşıyor.
Miyase Sertbarut'un kaleminden...
 
  1. Bu kitabı bir gün herkes nasılsa okuyacağı için erteleme, şimdiden oku.
  2. Görünmezliğin formülünü bulmak için de okuyabilirsin; emin ol, fazlasıyla ipucu var.
  3. Görünür olmak için de okuyabilirsin. Kitap okuyana herkes bakar, çünkü nadir insanlar kitap okur.
  4. İçinde çok acayip tipler var, arkadaşsızsan onlarla takılma şansın olur.
  5. Sihirbaz Saffet'in sahne sırlarını öğrenmek için de okuyabilirsin.
  6. Yalan söyleyemeyen, hile yapamayan birini korumak durumunda kaldığında belki bu kitap sana kılavuzluk eder.
  7. Başka hayatları merak ediyorsan, ki herkes merak eder, bu kitabı mutlaka okumalısın.
  8. Anne babanı şaşırtmak için de okuyabilirsin. Onların da şaşırmaya ihtiyacı var. Bu mutluluğu onlara tattır. ''Aaa, kitabı bir günde bitirdi! Bu çocuğa bir şey olmuş!'' desinler.
  9. Ne zamandır doğum günü daveti almamışsındır. Kitapta doğum günü kutlaması da var ve sen de davetlisin. Üstelik hediye getirmek zorunda değilsin.
  10. Son olarak, bu kitabı okumak için neden arama. İlk sayfayı oku, nedene ihtiyacın kalmaz.
Aytül Akal ile kısa bir sohbet...


On iki yıllık bir aradan sonra ''Süper Gazeteciler''in devamını kaleme alma fikri nasıl ortaya çıktı? Yazma serüveninizden kısaca bahsedebilir misiniz?
Süper Gazeteciler, yazdığım ilk romandır. 2000'de yayımlanmıştı. Heyecanlıydım; yazarken ara vermek aklıma bile gelmemişti. Uzun saatler boyunca bilgisayar başında yazdım, yazdım... Roman bittiğinde iki kolumu da kaldıramaz olmuştum. Üç hafta fizik tedavi gördüm. Onu tek kitap olarak yazmıştım aslında, ama okurlar ısrarla devamını istiyorlardı. İkinci kitap Parktaki Esrar'ı yazarken başıma aynı şey gelmesin mi! Omuzlarım kilitlendi; üç hafta fizik tedavi...
 
Gözüm korktu, üçüncü kitabı yazmaya hiç niyetlenmedim ama kitap fuarında her yıl standı ziyaret edip ''Nerede üçüncü Süper Gazeteciler?'' diye soran bir okurum vardı. Onu, her yıl gelen aynı kişi olduğunu fark etmeyip ''Yazıyorum,'' diye atlatıyordum. Sonunda kirli sakallı bir genç geldi, '''Yazıyorum yazıyorum' diyorsunuz ama altı yıl oldu, ben artık üniversiteye başladım.  Evlenip çocuklarım da olsa üçüncü kitabın peşindeyim, haberiniz olsun,'' diye sitem edince, çok utandım. Haklıydı. O gün eve dönerken üçüncü macera kafamda şekillenmeye başlamıştı. Üçüncü ve dördüncü romanı birer yıl arayla yazdım ve artık serinin bittiğini düşündüm. Öyle ya, son macerada mevsim yazdı. Elif, Evren, Yener ve Selin sekizinci sınıfa geçmişti; yani sınav senesi... Ödevleri, testleri bir kenara bırakıp macera peşinde koşmaları hiç gerçekçi olmazdı. Ayrıca, Süper Gazeteciler aksiyon dozu yüksek, yoğun bir roman olduğundan, beşinci kitabı yazmak yerine üç başka roman yazarım, düşüncesi de vardı doğrusu aklımda.
 
İlkinden bu yana 21 yıl, dördüncü kitaptansa 12 yıl geçmiş... Bu süre içinde, seriyi okuyan okurlarımın gerek yüz yüze etkinliklerde gerekse sosyal medya üzerinden yazarak bana en çok sorduğu soruydu, ''Beşinci kitap çıkacak mı?'' Hatta altıncı, yedinci, onuncu, yirminci sayıya kadar devam ettirmemi önerenler vardı. Aynı talepler yayınevine de geliyormuş meğer. Sevgili editörüm Hülya Dayan ile etkinliklerimi takip eden Arden Köprülüyan da birkaç kez arayıp ricacı oldular. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, beni ateşleyen, sevgili yayıncım İlke Aykanat'ın telefonu oldu. Eh, ilham kıvılcımı bir kez yanmayagörsün, yazmadan durmak mümkün mü? Tek kaygım, dördüncü roman olan Belalı Davetiye'ye iki kurgu yerleştirmiş olmam ve beşinci romanda bu kurguyu daha da ileriye taşımam gerektiğiydi.
 
Son yirmi yılın en çok okunan ve tavsiye edilen gençlik serilerinden biri olan ''Süper Gazeteciler''in başarısını neye bağlıyorsunuz? Gençlerin zamanla değişen okuma tercihlerine rağmen nasıl hâlâ güncelliğini koruyabiliyor?
Süper Gazeteciler, olayların iç içe geçtiği karışık kurgusu ve hızını hiç yitirmeyen aksiyonuyla gençlerin düşünsel ve sentezleme becerilerine koşut gidebilen bir macera serisi. Genç okurlarım o yüzden kendilerini kahramanlara yakın hissediyorlar. Zaman içinde çevresel etkenler değişse de, ergenlikte yaşanan olaylar ve duygular hep ortak.

Öte yandan, romanların başarısındaki en önemli nokta, bana sorarsanız, dilinin nehir gibi akmasıdır. Dilin akıcılığını sağlamak için, romanı teslim etmeden önce onlarca kez okurum. Karakter okuması, mekân okuması, zaman okuması, mantık okuması, dil okuması, sözcük okuması, anlam okuması vb... Hepsi ayrı ayrı ve defalarca...
 
Son Baskı, okurlara ne gibi sürprizler vadediyor? Serinin kahramanlarını nasıl bir olaylar zinciri bekliyor? 
Hmmm, çok kritik bir soru bu. İçerdiği konular da kritik... Tehlikeli ama çok gerekli sularda dolaştım diyelim. Eskimiş gelenekler, hırsızlık, etik, gençlik sorunları, sınavlar, başarı hırsı, velayet, arkadaşlıklar, akraba baskısı ve daha birçok şey. Her sayfası dolu dolu.
Başka ipucu vermeyeceğim ama, bir yazar olarak benim beklentimi aştı diyebilirim.

Çocuk edebiyatında 30. yılınızı kutluyorsunuz. 200'e yakın eserle milyonlarca okura temas eden bir yazar olarak duygularınızı alabilir miyiz?
Çocukluk hayalimi gerçekleştirdim; insan bundan daha fazla ne bekleyebilir ki kendinden?  Lisedeyken yazar olacağıma inanmayan birkaç arkadaşımı, ''Önümde kuyruğa gireceksin ama sıra geldiğinde senin kitabını imzalamayacağım,'' diye kızdırdığımı hatırlarım.
Yazmaya okulu bitirir bitirmez, 1974 yılında Hayat mecmuasında ''Püf Noktası'' başlıklı bir köşe yazısıyla başlamıştım. Yazın hayatım 47 yıl. Ama çocuklar için yazmaya başladığım ilk tarih, Geceyi Sevmeyen Çocuk adlı masal kitabıyla, 1991'dir. Ve işte, 30 yıl!
Kitap tutkunlarının yeni okuma günlükleri...

Ziyaret ettiğiniz kitaplar sizde nasıl izler bırakıyor? Kitapların iç dünyanızdaki yansımalarını yazıya döker misiniz? Peki, bir okuma günlüğü tutmak okuma alışkanlıklarınıza neler katabilir?

Dört ayrı kapak seçeneğiyle raflara yerleşen Okuma Günlüğü, okuduğunuz kitaba dair unutmak istemediğiniz ayrıntıları, yorumları, anahtar sözcükleri, alıntıları ve sizde uyandırdığı çağrışımları not edip yıllar boyunca saklayabilmeniz için tasarlanan sade ve kullanışlı bir günlük.

Özgün tasarımları ve ciltli baskılarıyla dikkat çeken bu günlükler, okurların başucundan eksik etmeyecekleri ve yıllar sonra ''seyir defteri'' misali okuyacakları bir miras aynı zamanda.
 
 


Ryszard Kapuściński Üçüncü Dünya'dan bildiriyor...

Ali Bulunmaz
, Futbol Savaşı'nı Gazete Duvar'da değerlendirdi.


Akdeniz'de sürgün olmak...

Feryal Saygılıgil, Akdeniz Sürgünü'nü İyi Kitap'ta inceledi.

• Özkan Ali Bozdemir, Son Okur'u Arka Kapak için yazdı: ''İyi bir okur olma yolunda''

• Ali Bulunmaz, Akdeniz Sürgünü'nü Gazete Duvar'da değerlendirdi: ''Marazlı bir hatırlama ve yaşama hikâyesi''

• Eren Özlü, Futbol Savaşı'nı Milliyet Kitap için yazdı: ''Bir gazetecinin gözünden''

• Sanem Erdem, Haydi Biraz Cesaret'i İyi Kitap için inceledi: ''Endişe ve enginar yaprakları''

• Sema Aslan, Bir Gün Herkes...'i İyi Kitap'a yazdı: ''Görmek ve kabul etmek''

• E. Nida Dinçtürk, Dinozorların Şarkısı'nı İyi Kitap'ta değerlendirdi: ''Bi
limden beslenen bir masal
''


• Devrim Yılmaz, Sakın Korkma'yı Hürriyet Kitap Sanat'ta inceledi: ''Korku sana teşekkür ederim''

• Burcu Yılmaz, Evden Çıktığımda'yı Ajandakolik'ten Nilüfer Türkoğlu'na anlattı: ''En az şeyi söyleyerek veya en az çizgiyi çizerek nasıl kendimi anlatırım derdindeyim'' 
 
 
Editörlerimizden Yağmur Yavaş Aydın sizin için seçti:


BİR DAMLA DENİZ
Ingrid Chabbert - Guridi
 
Çöle deniz getirmek...

Çocukluk denince akla gelen ilk şeylerdendir hayal kurmak. Çocukken sık sık hayal kurar hatta bu hayallerimizle yaşarız. Zamanla bazıları silinir gider, bazıları gerçekleşir, bazıları değişir, bazıları ne yapsak da gerçekleşmez. Sonra daha az hayal kurar oluruz çünkü artık büyümüşüzdür, ne hayal kurmaya ne de onları gerçekleştirmek için çabalamaya vaktimiz vardır. Erteleyip dururuz. Derken bir an gelir, bu kez sahiden vaktimiz de hâlimiz de kalmamıştır hayallerimizi gerçekleştirmek için. Tıpkı Ali'nin ninesi gibi.

Ali'yle ninesi çölde, yüz yaşındaki palmiyenin yakınında birlikte yaşıyorlar. Geceleri evlerinin çatısına çıkıp bol yıldızlı gökyüzünü izliyorlar. Baş başa. Mutlu olmak için başka şeye ihtiyaçları yok. Ancak Ali'nin ninesi artık yürümekte zorlanıyor, bacakları sızlıyor, nefes nefese kalıyor. Onun yaşlandığını üzüntüyle fark ediyor Ali. Gerçekleştiremediği bir hayali var mı diye soruyor. Ninesi, iki günlük yol mesafesindeki denizi görmeyi hep ertelediğini söylüyor. Ama bacakları çok ağrıdığı için, görmeyi çok istediği denize kadar yürüyemez artık. Bu duruma üzülen iyi kalpli ve azimli Ali onu mutlu etmek, hayalini gerçekleştirmek istiyor, çantasını hazırlayıp eline bir kova alarak tek başına yola çıkmaya hazırlanıyor. ''Gidiyorum,'' diyor. ''Sana denizi getireceğim.''

Ingrid Chabbert büyümek, hayal kurmak, mutluluk, yaşlılık ve hatta kendini alttan alta hissettiren ölüm kavramlarını yer yer dokunaklı bir biçimde fakat asla dramatik yollara sapmadan, incelikle işliyor. Raùl Nieto Guridi ise sade, özgün ve çarpıcı çizimleriyle hikâyenin etkisini güçlendiriyor. Bir Damla Deniz, henüz hayatın başındaki bir çocuk ile hayatının sonuna yaklaşmış biri arasındaki sıcak hikâyeyi anlatırken, insanı alıp çöle ve denize, çocukluğa ve yaşlılığa, geceye ve gündüze götürüyor, hem gülümsetip hem hüzünlendiriyor.




Bir Damla Deniz / Yazan: Ingrid Chabbert / Resimleyen: Guridi / Türkçeleştiren: Damla Kellecioğlu / Uçanbalık / 2018 / 40 sayfa / Resimli Kitap / 5 yaş ve üzeri
 
 
Yazarımız Asuman Portakal sizin için seçti: 


ŞAKIYAN KEMİKLER
Shaun Tan

Uzak isimli grafik romanıyla okuru kelimesiz bir dünyayla buluşturan Shaun Tan, Şakıyan Kemikler ile yine sözcüklerin olmadığı şiirsel bir evren yaratmış. Yeni anlatım biçimleri bulmak için deneysel çalışmayı seven sanatçı, bu kez bir yontucu olarak selamlıyor bizleri. Onun yetenekli ellerinde üç boyuta dönüşen Grimm Masalları ve kahramanları birer heykel olarak çıkıyor karşımıza. Kimi bir ceviz büyüklüğünde, kimi de en çok 40 cm boyunda olan sıradışı yontular, sırtladıkları iki yüz yıllık masalları görsel bir şölene taşıyorlar.
 
Şakıyan Kemikler, sanatçının Sonsöz bölümünde ''...taş ve kil gibi dünyevi malzemelerin içine işlemiş ağırlıksız, büyülü fikirler,'' diye tanımladığı heykellerin fotoğraflarından oluşuyor. Bu çalışmasıyla yazarlık, ressamlık ve heykeltıraşlığın yanı sıra usta bir fotoğrafçı olduğunu da kanıtlayan Shaun Tan, özü güçlü ufak yontularıyla bizi bir şeye inandırmaya değil, seyretmeye, düşünmeye ve hayal kurmaya yönlendiriyor. 
 
Sanatçının çocukluğundan bu yana ilgi duyduğu halk sanatlarından biri olan Eskimo sabuntaşı oymacılığı, Kolomb öncesi kil heykelcikleri ve Okyanus sanatı (Pasifik Adaları ve Avustralya yerli halk sanatı) bu yontuların ilham kaynaklarını oluşturmuş. İnsanın baktıkça bakası gelen heykellerin hikâyesini bir söyleşisinde şöyle anlatıyor sanatçı: ''Eskimo oymacılığının en sevdiğim yanı, çok anlatısal olması. Her şey heykelde oluyor ve hikâyeyi elinizde tutabiliyorsunuz. Bu heykellerin çoğu, onları avucunuzda saklayabileceğiniz kadar küçük. Böylece onlara sadece bakmıyor, onları hissediyorsunuz.''
 
Bir başka söyleşisinde ise, okurların görseller etrafında kendi hikâyelerini hayal edebilecekleri bir alan açmak amacıyla 75 masaldan ''Bir avuç cümle seçtim,'' demiş Tan. Her şeyi anlatmayarak ve göstermeyerek hayal gücümüzü harekete geçiren sanatçı, bu çalışmasıyla masalların ''kemiklerini'' vurgulamak istediğini belirtmiş. 
 
Kitabın yine Sonsöz bölümünde, ''...bir tilkiyi anlatmak için sadece birkaç üçgen yetiyor,'' diyen Shaun Tan, Hansel ve Gretel'in Picassovari cadısıyla ve Rapunzel'in hem kız hem kuleye dönüşmüş yontusuyla, ''Heykel zekâ sanatıdır,'' diyen Picasso'yu haklı çıkarıyor.
 
Yükte hafif yapıda sağlam heykelleriyle devasa sanatsal etkiler yaratan Şakıyan Kemikler, Neil Gaiman'ın Önsöz'ü ve Jack Zipes'in Grimm Kardeşler Nasıl Başarılı Oldu? başlıklı yazısı ile, Grimm Masalları üzerine değerli bir kaynak olmayı da hak ediyor. 
  
 
* Şakıyan Kemikler / Kurgu ve Heykeller: Shaun Tan / Türkçeleştiren: Emili İlemre / Desen Yayınları /  2020 / 192 sayfa / Resimli Kitap / Her Yaş
 
 
Yetenekli illüstratörlerimizden Korkut Öztekin ile ''çizginin ucunda''...


Korkut Öztekin'i resim yapmaya iten şey neydi?
Annemin resme kabiliyeti vardı ancak kendisi klasik edebiyatçıydı; karşılaştırmalı edebiyat ve divan edebiyatı üzerine çalışıyordu. Küçükken ağabeyimin ve benim kurşunkalem portrelerimizi yapardı. Hayalden de çizerdi. Bu becerisini hiçbir zaman gerçekten profesyonel boyuta taşımadı. Resim onun için hep defter köşesi karalamaları olarak kaldı. Buna rağmen kalemi nasıl tutacağımı bana ilk gösteren odur. Dayım Vefa Lisesi mezunuydu. Lisede futbol ve çizgi roman okumak yüzünden sınıfta kalınca, anneannem dayımın bütün 1001 Roman'larını toplayıp yakmış. Dayım sonra çok disiplinli, soğuk ve çalışkan bir adam olarak yetişmiş. Hukukçuydu, ağır ceza hakimiydi, ama hayatımda okuduğum ilk Ten Ten albümleriyle onun evinde tanıştım. Anne tarafım mütedeyyin olsalar da hem gelenekçi hem de batılı, batı kültürüne çok meraklı bir hayat sürdürürlerdi. Annemin akademik çalışmaları için sık sık İstanbul'a giderdik. En sık ziyaret ettiğimiz yerler Fatih Külliyesi Kütüphanesi ve Beyazıt sahaflarıydı. Annem eski yazmaları tararken biz de ağabeyimle Amerikan çizgi romanlarını karıştırırdık. Topkapı Sarayı Kütüphanesi de uğradığımız yerlerdendi. Cağaloğlu'na tırmanırken yere serilmiş gazete-dergi tezgahlarından çizgi roman alırdı annem. Tay Yayınları'nın bir dükkânı vardı yolumuzun üstünde. Böylece Flash Gordon ve Martin Mystere çizgi romanlarıyla tanıştım. Annem de okurdu. Kafasını dağıtmak için ya da sırf biz ne okuyoruz acaba diye merak ettiği için... Basit ama nitelikli kitaplardan oluşan bir kütüphanemiz vardı. Erken denilebilecek bir yaşta Oscar Wilde'dan; Ezop, Kelile ve Dimne, Şahnâme gibi eserlerden hikâyeler dinledim. Böylece masallar ve fantastik hikâyelerin hayal dünyamda şekillendiği, resimlere dönüştüğü bir çocukluğum oldu. Resim yapmayı, bir hikâyeyi anlatmanın alternatif bir yöntemi olarak anladım, hâlâ da öyle olduğuna inanıyorum.

Bir çizer olarak gününüz nasıl geçiyor?
Açıkçası akademik kariyerim, çizerliğimin hep önünde oldu. Bu yüzden çizerliğimi, profesyonel illüstratörlük kariyerimi hep geceleri sürdürdüm. İkili bir kimlik yaşıyorum. Gündüzlerimi üniversitedeki işim, öğrencilerim, verdiğim dersler ve bürokratik işlerle birlikte ailem dolduruyor. Geceleri ev ahalisi yatıp uyuduğunda benim ikinci hayatım başlıyor; meşum bir çizgi roman süper kahramanı gibi yavaş yavaş kabuğuma çekilip çizmeye başlıyorum. O sırada üzerinde çalıştığım proje neyse, ilk önce kararsız, isteksiz biçimde başlayan, tam bir debelenmeye benzeyen çizmek çabası kısa bir süre sonra tempo kazanıyor. Son zamanlarda Sumi-e mürekkebi ve fırça kullanarak çalışıyorum. Kendime gündelik tabular koyuyorum, diyorum ki ''Bugün fırçadan başka hiçbir şey kullanmadan çizeceğim.'' Olmayınca canım sıkılıyor. Her gece tutarlı bir biçimde saat 22.00 ile 01.30 arasında çizim yapıyorum. Tabii ki bu çok az. Ancak bu tempoyu hiç bozmamaya çalışıyorum. Böylece haftada bir ya da iki sayfa çizgi roman veya bir ya da iki adet illüstrasyon yapabiliyorum. Tatilleri ise iple çekiyorum.

Hayatı çizginin ucunda görmek nasıl bir duygu?
Çizmek çok etkili, çok güçlü bir iletişim aracı. Ancak üretimi yavaş, meşakkatli, etkileyici resim yapabilmeniz için özel eğitim ve özel bir beceri silsilesine haiz olmanız gerek. Her ne kadar yazmak da aslında bir tür çizmek eylemi olsa da (konuşurken kullandığımız seslerin görsel sembollere dönüşmesidir aslında yazı, böylece harf ya da ideogram dediğimiz grafik imgeler, dil ile ifade edilen kavramları kayıt altına almak için geliştirilmiştir) yazmak daha seri, daha pratik bir betimleme aracıdır; erişimi daha basittir, daha kolay öğretilebilir, daha hızlı öğrenilebilir. Zira yazı, resme nazaran yeni ve gelişmiş bir iletişim teknolojisidir. Yine de resim, önceden ifade ettiğim gibi bu denli güçlü, bu denli etkili bir iletişim aracı olmasaydı; resmi icra edenlerin ve izleyenlerin nazarında bu denli yüce bir kızıl elma olmasaydı eğer, iyi resim yapmak ve iyi resme bakmak olguları, resim sanatı çoktan insan uygarlığının nazarında tedavülden kalkardı. Üstelik bunca gelişmiş görsel kayıt teknolojisi icat edilmişken ve kullanımımıza sunulmuşken resim yapmaya devam ediyor olmamız çok önemli bir vakadır. Gözlerimizin arkasında, hayal gücümüzün derinliklerindeki engin topraklara erişimimiz başka türlü olmuyor çünkü. 

Korkut Öztekin'in paletinden genelde ne tür işler çıkıyor? Çizim serüveninizde sizi etkileyen özel bir isim oldu mu?
Adımı isimlerinin yanına yazdırdığım iki değerli sanatçı var; ikisi de müellif görsel sanatçılar olmaları bakımından benim için çok özel bir yerde duruyorlar. Onların yarattıkları metinlere dokunmuş olma şansını yakaladığım için çok mutluyum; ayrıca bu süreç bana çok şey öğretti. Biri İngiliz yazar, yönetmen, ressam ve görsel sanatçı Clive Barker, diğeri Amerikalı yazar ve çizer Frank Miller. Gerçi Miller'ın da yönetmenlik denemesi var; ancak Barker, öykülemeci kariyerine tiyatrodan ve kısa filmlerden başlamış birisi olduğu için çok değerli bence. Barker'ın Hellbound Heart ve Crimson Gospel adlı kitaplarından esinlenilerek yaratılan Hellraiser The Dark Watch serisi için çizdim. Frank Miller'ın da 1992 senesinde MGM stüdyoları için kaleme aldığı RoboCop The Last Stand (Son direniş) adlı seriye de baş çizerlik yapmıştım. Sonradan birlikte çalıştığım ve beraber Ormandan Çıkış adlı bağımsız grafik romanı yaptığımız Brent Williams da sinema ve televizyon yapımcılığını amatör düzeyde denemiş bir yazardı. Çokyönlü, birden çok disipline hâkim sanatçılar beni çok etkiliyor, Hayao Miyazaki, Ridley Scott, Akira Kurosava gibi karakterlerin yapıtlarından ve kamera arkası kayıtlarından, söyleşilerinden çok esinleniyorum. Çizgiyi, grafik anlatımı, görsel öykülemeyi hayatın içinden olduğu kadar fantezi ve fantastik türündeki öyküleri aktarmak için biçilmiş kaftan olarak görüyorum. Winsor McKay'in Little Nemo Slumberland'i gibi ya da Tsutomi Nihei'in Blame!'i gibi, sınırlarını sadece çizerinin düş gücünün ve yetkinliğinin belirlediği engin bir boyutta kalem sallayabilmek benim düşüm. Bu aralar kendi grafik romanım üzerinde çalışıyorum, VI. yüzyılda geçen bir macera öyküsü. Ayrıca hazırda bekleyen, geçmiş eskiz defterlerimden tıpkı basım bir derleme niteliğinde harikulade bir kitabım var, onu da önümüzdeki zamanlarda çıkartmayı planlıyorum.

Tudem Yayın Grubu ile yollarınız nasıl kesişti?
Yeni Zelandalı yazar ve insan hakları avukatı Brent Williams ile birlikte yaptığımız klinik majör depresyon ve kaygı üzerine bir kişisel gelişim kitabı olma özelliğini de taşıyan Out of The Woods adlı grafik romanımız yayınlandığı sırada, Desen yani Tudem Yayın Grubu projemiz ile ilgilendi. Aslı İngilizce olan bu kitap yurtdışında şimdilik Fransızca ve Almancaya çevrilerek yayınlandı. Türkçede de Kadir Yiğit Us'un güzel çevirisi ile Desen markası altında aslına çok uygun bir baskısı çıktı. Bu kitabı dilimize ve ulusal yayın dünyamıza kazandırdıkları için Tudem'in değerli çalışma arkadaşlarına çok teşekkür ediyorum. Ardından yine Delidolu markası ile basılan ve Altuğ Akın'ın dikkatli çevirisi ile Türkçemize kazandığımız William Morris'in efsanevi manifestosu Nasıl Yaşıyoruz ve Nasıl Yaşayabiliriz?'i resimleme şansı bana verildi. Pandemi dönemi başlarken Keiji Nakazawa'nın Japonya'da İkinci Dünya Savaşı'nı bitiren atom bombası sonrası yaşam ve hayatta kalma öyküsü ''Yalınayak Gen'' adlı manga serisinin orijinal kapak illüstrasyonlarının temininde sorun yaşanmıştı. Bu illüstrasyonlardan birkaçını aslına uygun bir biçimde yeniden yapmam istendi. Orijinal bir iş ortaya çıkmasa da efsanevi manga devinin ayakkabılarını doldurmaya çalışmak benim için büyük şeref oldu.
 
 
Çevirmeni Ümit Mutlu'nun gözünden Dinozorların Şarkısı


Çocuklar dinozorları neden sever?

1993 yılıydı sanırım. Tüm dünyada gösterime yeni girmişti Jurassic Park. Ama ne ses getirmişti! Televizyon reklamları, gazete ilanları, ünlü zincir restoranların hediyelik eşyaları... Gitmemek, izlememek olmazdı ve ben de abimle birlikte gidip izlemiştim. Hatta abim, 9 yaşındaki ben için kehanet derecesinde müthiş bir öngörüyle, ''Bunun devamını çekerler kesin, sonunda T-Rex de ölmedi zaten,'' demişti.

Çok güzel bir gündü.

Yıllar sonra, yirminci yılında, 3 boyutlu olarak tekrar gösterime girdi JP ve ben elbette tekrar gidip izledim. Arada da defalarca izlemiştim tabii, fakat o yaşımda sinemada yeniden izlemek, bu dev yaratıkların bambaşka bir cazibesi olduğunu fark ettirmişti bana.

Şimdi, yine yıllar sonra (evet, hiçbir denkleme oturmayan yegâne şeydir zaman) Dinozorların Şarkısı'nı dinleme ve çocuklara söyleme şansı buldum. Çok da mutlu oldum.

Nasıl bir şarkıydı peki bu? Makamı neydi her şeyden önce? Klasik bir eser miydi, yoksa postpunk mıydı?

Bunlar önemsizdi aslında. Ne türü gerekliydi şarkıyı anlamamız için ne de biçimi. Ama mesela, asırlara uzandığı kesindi. Yanlarında, fiziki olduğu kadar dünyaya hükmettikleri zaman açısından da minicik kaldığımız bir türden bahsediyoruz ne de olsa. Yani metni kısa ama içeriği kocamandı. Bununla beraber, eserin metin kısalığının ve uyaklı yapısının, benim açımdan bakıldığında hem yararı hem de zararı oldu. Zararı, elbette, doğru anlamı içeren en mükemmel dizeyi kolayca yazdırmamasıydı. Fakat yararı da bundan kaynaklanıyordu biraz: Şiir formatı, metni özgünce yeniden yazabilme imkânı tanıyordu kişiye ve metinle haşır neşir olmayı her şeyin önüne koyan birisi için bu çok büyük bir zevkti.

Neyse, lafı uzatıyorum ve aslında uzatmak istemiyorum; o yüzden, baştaki soruyu tekrar sorup bu yazıyı sonlandırmayı amaçlıyorum.

Çocuklar dinozorları neden sever?

Bilmiyorum. Ama belki, dinozorlar kaçış edebiyatının temellerine inen basamakların dibinde duruyorlar diyedir. Belki de dinozorlar, baştan sona gerçeklerle örülü ve fizik yasaları da kaya kadar sert bir dünyada, fantastik olana en yakın ''gerçek'' şey olduklarındandır. Görmediğimiz için, yokmuş gibi hissetmişizdir onları belki küçükken, hep, ama içten içe de bilmişizdir varlıklarını. Belki de dinozorlar, hayal gücümüzün keskin bir eseri gibi gelmiştir bize ezelden beri ve bu sayede biz, öyküler yaratma yanımıza içten içe, bir kez daha hayran olmuşuzdur.

Yani. Belki de çocuklar bu yüzden seviyordur dinozorları.

Benzer şekilde, bir de uzaylıları.


* Dinozorların Şarkısı / Yazan: Patricia Hegarty / Resimleyen: Thomas Hegbrook / Türkçeleştiren: Ümit Mutlu / Desen Yayınları / 2021 /  32 sayfa / Resimli Kitap / 5 yaş ve üzeri
 
 
Fatih Debbağ ödüllerle taçlanan yazma tutkusunu anlatıyor...


''Yazmasam deli olacaktım...''

Ben kendimi bildim bileli yazıyorum aslında. Çocukluğumda eve gelen misafirlere yazdıklarımı okurdum. Onlar, izlediğim filmlerin bir bakıma değiştirilmiş özetleriydi. Bazen yazmayıp kafamın içinde canlandırıyordum. Benimle konuşuyorlardı bu sefer. Böyle zamanlarda ben sessizliğe bürünüyor, pek kimseyle konuşmuyordum. Çünkü onları dinliyordum. Neyse ki benim zamanımda ''Güzel Konuşma ve Yazma'', ''Kompozisyon'' gibi dersler vardı. Haftada bir saat de olsa o derslerde yazıyordum. O yıllarda yazdıklarım öğretmenlerimin de dikkatini çekmişti. Ne yazdığımı merak ederler, bana mutlaka okuturlardı. Sonra başımdan geçen şeyleri yazmaya başladım. Hayatın gülünç taraflarını kurgulayıp kısa hikâyeler olarak kaleme alıyordum. Herkesin ilgisini çektiğini, hoşlarına gittiğini görmek beni keyiflendiriyordu. Birilerini güldürmek ve bazen de hayatın dramatik taraflarını onlara göstermek için de yazıyordum. İçimde yazmakla ilgili hep bir istek vardı. Ve kafamın içinde dolanan hikâyeler beni sürekli dürtüyordu. O yıllarda bunu açıklayamıyordum. Yıllar sonra, Sait Faik'in öyküleriyle tanıştığımda onun yazma tutkusuyla ilgili de bir şeyler öğrendim. Sait Faik bir yerde, ''Yazmasam deli olacaktım,'' diyordu. İşte bu, dedim. Ben de böyleydim. Evet, yazmasam ben de deli olacaktım sanki. Yazmaya vakit ayırmam gerektiğini anlamıştım.

Yirmili yaşlarda yazdığım bir romanla Can Yayınları'nın kapısını çalmıştım. O zamanlar bir yayınevine randevusuz girebiliyordunuz. Israrla Erdal Öz'le görüşmek istemiştim, beni kabul etmişti. Yazdığım romanı okumasını istemiştim. ''Editörlerimiz var, neden ben okuyayım, daha kendi yazılarıma vakit ayıramıyorum,'' demişti haklı olarak. Ama bir şekilde ikna olup kabul etmişti dosyayı. Sonrasında ise romanımı beğenmemiş ve daha fazla okumam gerektiğini söylemişti kısaca. Her ânını hatırladığım güzel ve değerli bir konuşmaydı. Ceplerime koyduklarımla yoluma devam ettim. Yazdığım öyküler oldu. Çocuk öyküleri değildi bunlar.  Beğenilse de yayımlatamadım, herkesin haklı bir gerekçesi vardı. Dergilerde adıma rastlamadıklarını söylediler mesela. Dergilerin kapısına gittiğimde ise öykülerimin çok uzun olduğu söylendi. Ben de yarışmalarda şansımı denedim. Ödüller aldım. Öykülerim ödül aldığım seçki kitapların içinde yer aldığında mutlu olmuştum. Artık yazma edimimi hızlandırmam gerektiğini anlamış, olgunlaşmaya da başlamıştım. Sanırım beni yazmaya iten şey de hayata dair anlatmak istediklerimdi. Bunun başkaları için bir önemi var mı bilmiyorum. Ben sadece söylemek ve anlatmak istiyorum. Benim derdim sadece bu.            
                                                                  
 
 
Sosyal medya aracılığıyla okurlarımızdan gelen yüzlerce paylaşım arasından birini seçtik. @severkitapligi'nın bu güzel fotoğrafı ve değerlendirmesi için teşekkür ediyoruz. 

Bir sonraki bültenimizde hangi takipçimiz yer alacak, biz de merakla bekliyoruz.  
 
 


Dinamik Soru Bankaları, bilgiyi kullandıran, beceriyi geliştiren ve yeterliliği ölçen sorularıyla ilkokul öğrencilerine etkili ve dinamik bir öğrenme deneyimi sunuyor.


Video için 
tıklayın
 
 
İyi Kitap'ın 137. sayısı yayında!

Her daim ''iyi kitap''ların izini süren İyi Kitap yine dopdolu bir içerikle karşınızda!

Birbirinden renkli kitaplar ve nitelikli inceleme yazılarıyla dolu Ekim 2021 sayımızda, okurlarımızı her zamanki gibi ''iyi kitap''larla buluşturmaya devam ediyoruz.  
 
Tudem Yayın Grubu bünyesinde çıkarılan ve ücretsiz olan İyi Kitap'ı 
www.iyikitap.net
Dergilik ve Magzter üzerinden okuyabilir, dilerseniz bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

İyi Kitap'la ilgili güncel bilgilerden haberdar olmak için derginin sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.
 
 
Copyright © 2021, Tudem Yayın Grubu, tüm hakları saklıdır.
Bu e-posta, Tudem Yayın Grubu iletişim listesine kayıtlı olduğunuz için gönderilmiştir. 
 
TUDEM YAYIN GRUBU
1476/1 Sokak No:10/51 35220 Alsancak, Konak / İzmir
Tel: 0(232) 463 46 40 Faks: 0(232) 464 11 73

www.tudem.com 

 
İş bu bilgilendirme e-postalarımız 6698 sayılı kanun kapsamında ilgili maddelere uygun olarak yapılmaktadır. 6698 sayılı KVKK Kanunu kapsamında Kişisel Veriler ile İlgili Aydınlatma metnimize www.tudem.com/KVKK adresinden ulaşabilirsiniz.